Doğu Akdeniz'de neler oldu?

 Şu anda, AB'nin tüm üyeleri için ilan edilmiş bir Münhasır Ekonomik Bölgesi yoktur. AB'nin, üye devletlerinin üçüncü ülkelerle olan kara, deniz ve hava sınırlarını belirlemesine izin verilemez ve yetkisi yoktur. “Üyelik dayanışması” uluslararası hukuku geçersiz kılamaz ve Rum-Yunan ikilisinin tek taraflı iddialarını haklı çıkaramaz.

AB üyelerinin, 3. ülkelerin meşru haklarını ihlal eden deniz iddiaları, AB'nin dış sınırları olarak gösterilemez. Bu, uluslararası hukukun ağır bir ihlalidir ve Türkiye, kendisinin ve Kıbrıs Türklerinin Kıta Sahanlığı/münhasır ekonomik bölge haklarını korumaya devam etmeye kararlıdır.
Nihai deniz sınırları yalnızca anlaşmalar yoluyla (3. taraf ülkelerin olası sınırlarını ihlal etmeden) veya dava yoluyla belirlenebilir. Çakışan denizcilik iddiaları, bir uzlaşma olmadığında geçerli olur.

Kıbrıs, adanın batısındaki basit eşitlikçi sınırlama yöntemlerine dayalı olarak tam MEB'ler oluşturamaz, çünkü bunu yapmak uluslararası hukuk kapsamında adil sınırlamayı bozar.
Kıbrıslı Rumların denizcilik iddiaları maksimalisttir. Kıta Sahanlığı / münhasır ekonomik bölge temelinde adaların Yetkilendirme ve Sınırlandırma hakları aynı şey değildir. Adalar, varlıkları adil sınırlandırmayı bozarsa sıfır veya azaltılmış Kıta Sahanlığı / münhasır ekonomik bölgeler alabilir. Bu, temel bir uluslararası hukuk ilkesidir.

Bir anlaşmanın olmaması durumunda, sınırlandırma yöntemi olarak “orta hat”, tarihi mülkiyet veya özel durumlar dışında, yalnızca “karasuları” (BMDHS Md.15) için geçerlidir. Kıta Sahanlığı / münhasır ekonomik bölge için geçerli değildir. Hakkaniyet”, Kıta Sahanlığı / münhasır ekonomik bölge sınırlandırmasında temel ilkedir.

Kıbrıs Rum yönetiminin tek taraflı eylemleri sadece Kıbrıs Türklerinin haklarını yok saymakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de adanın batı kıyısı açıklarındaki deniz yetki alanlarına da meydan okuyor. Türkiye, Kıbrıs meselesi dışında Doğu Akdeniz'de, özellikle BM'ye kayıtlı 32° 16' 18” Doğu boylamının batısında meşru ve yasal hakları olduğunu deklare ederek etmiştir.

"30 Eylül 2020'de Birleşmiş Milletler Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz sınırı anlaşmasını tescil etti. Tescil belgesine göre, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Türkiye ve Libya arasında imzalanan uluslararası anlaşmayı Birleşmiş Milletler Şartı'nın 102'nci maddesi gereği onayladı."

Türkiye, Doğu Akdeniz'de nihai bir Deniz Sınır Sınırlandırmasının ancak ilgili kıyı devletleri arasında uluslararası hukuk ve hakkaniyet ilkesine dayalı olarak varılacak anlaşmalar yoluyla çözülebileceğini vurgulamaktadır.
Türkiye 1982 BMDHS'ye taraf veya imza sahibi değildir ve ayrıca ABD-İSRAİL 1982 BMDHS'ye taraf değildir, ancak Türkiye örf ve adet hukuku olduğu için maddelerinin çoğunu uygulamaktadır. Ancak Sözleşme, Ege Denizi gibi yarı kapalı ve özel koşullar için yeterli garantiler sağlamaz (3, 33, 121. maddeler cayma hakkı vermez) ancak bu o kadar önemli değildir; Tüm kıyı devletlerinin, Münhasır Ekonomik Bölge ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak deniz bölgeleri kurma hakkı vardır, ancak Uluslararası Mahkeme, adaların sahip olduğu kara kadar deniz yetkisine sahip olamayacağına karar vermiştir.  Kıbrıs adası bir anakara değildir ve ada olarak Türkiye anakarası kadar Kıta Sahanlığı/münhasır ekonomik bölgeye sahip olamaz.
Sözleşme'ye taraf olmayan ülkelerde ise sözleşme maddelerine dayalı olarak ve evrensel hakkaniyet kuralları çerçevesinde haklarını kullanabilirler. Bu hakların en başında kıyı ülkelerinin denizlerdeki yargı yetkisini belirleyebilmeleri gelmektedir.
Türkiye, "BM Okyanus İşleri ve Deniz Hukuku Dairesi"nin 32º 16' 18" meridyeni için Batı boyunca kendisine ait alanlar olduğunu, kıta sahanlığı bölgesinin dış sınırlarının uygun olduğunu beyan ve tescil etmiştir. Batı'da da 28º 00' 00" Mısır ile deniz sınırını ve münhasır hakların ipso facto olduğu kıta sahanlığını oluşturuyor ve ab inito ilkesi geçerli ve bu BM'ye sunuldu. 30 Eylül 2020 tarihinde BM genel sekreterince tescillendi.
Uluslararası hukuk ve Türkiye'nin konumu...
Kıbrıs Rum yönetiminin tek taraflı eylemleri sadece Kıbrıs Türklerinin haklarını yok saymakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de adanın batı kıyısı açıklarındaki deniz yetki alanlarına da meydan okuyor. Türkiye, Kıbrıs meselesi dışında Doğu Akdeniz'de, özellikle BM'ye kayıtlı 32° 16' 18” Doğu boylamının batısında meşru ve yasal hakları olduğunu beyan etmiştir.
Konumları adil sınırlandırmayı bozuyorsa, adalara deniz sınırı sınırlandırmasında sınırlı bir etki verilir veya hiç etkisi verilmez. Bu nedenle Türkiye, Kıbrıs Rumlarının gayri meşru MEB iddialarını tanımıyor.

Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek