"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Altın ararken siyanür kullanılmaz. Ayrıştırırken kullanılır. Siyanürle altın arandığı iddiası altın madenciliği süreçleri göz önünde bulundurulduğunda gerçeği yansıtmıyor. Çünkü siyanür, altın ararken değil bulunmuşunu ayrıştırırken kullanılmaktadır.
1889’da Yeni Zelanda’da Crown Altın Madeni’nde başlayan siyanürün altın üretimindeki kullanımı, günümüzde dünyadaki tüm altın madenlerinde sürdürülmektedir. Türkiye'de 2001’de başlayan altın üretim faaliyetlerinde de siyanür kullanılmaktadır.
Altın araması işlemi -diğer madenlere benzer şekilde- sondajlar vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Sondajla alınan maden rezervinin fizibilite çalışmaları ile incelenmesi ardından işletmeye değer bulunması durumunda madenin açılması ve zenginleştirme tesislerinin kurulması kararlaştırılmaktadır.
İşletme açıldığında altın çıkartıldıktan sonra ayrıştırma işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Altın üretiminde siyanür, zenginleştirme olarak adlandırılan bu işlem esnasında ve kapalı tesislerde kullanılmaktadır. Ancak bu kullanım doğrudan değil, 10.000 damla su içinde 3-5 damla siyanür bulunduran (sodyum siyanür, kalsiyum siyanür ya da potasyum siyanür gibi) seyreltik bir kimyasal çözelti aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. “Siyanür liçi” olarak adlandırılan bu işlem ile siyanür barındıran çözelti vasıtasıyla altın, rezerv içerisinden ayrıştırılmaktadır. Siyanür, kayaların içinde gözle görülemeyecek kadar küçük altın zerreciklerini çözüp katı haldeki altının sıvı hale getirilmesini sağlamaktadır.
Siyanür, altının yanı sıra altın cevherlerinde çoğunlukla bulunan demir, bakır, çinko, nikel ve gümüş gibi diğer metallerle de reaksiyona girmektedir.
Günümüzde hem ekonomik oluşu hem de yüksek metal verimi sağlaması nedeniyle siyanür ile liç işlemi yaygın şekilde altın firmalarınca tercih edilmektedir.
Siyanürlü madencilik faaliyetlerinin 4 ana aşaması şöyle özetlenmektedir:
*Arama: “Madencilikte önce cevherin içerisinde bulunan değerli metal miktarı (tenör) belirlenir. Tenör belirlemenin adı ‘altın arama’ olarak geçer. Arama işlemi için yüzlerce noktada sondajlar açılır… Arama işleminin ardından alınan sonuçlar maden şirketi için anlamlı ise raporlama ve izin süreçlerine başlar ve maden faaliyetlerinin çevreyi nasıl etkileyeceğini öngörmeye çalışan bir “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)” raporu hazırlar. Projeden etkilenecek yerleşim yeri sakinleri ile toplantılar düzenlenir ve rapor bilgileri yöre halkı ile paylaşılır. İtiraz süreçleri ve mahkemeler bu rapor üzerinden şekillenir. Rapor ile birlikte maden alanının bulunduğu ormanlar, tarım arazileri, meralar ve su kaynakları için izinler düzenlenir.”
*Sıyırma ve patlatma: “Bir madenin varlığı belirlendikten sonra, madenin çıkarılacağı alanda ilk yapılan işlem sıyırmadır. Maden alanındaki üst toprak katmanı üzerindeki ağaçlar, çalılar kesilir, içinde canlıların da yaşadığı verimli toprak sıyırılır. Sıyırma işlemi tamamlandıktan sonra cevherin bulunduğu katmana kadar patlatmalar yapılır.“
*Öğütme ve siyanürleme: “Kaya ve toprak (cevher) içinden mikroskobik büyüklükteki altının elde edilebilmesi için kaya ve toprak öğütülerek çok küçük taneciklere dönüştürülür ve bantlarla siyanürleneceği alana (liç) taşınır. Burada altın siyanürlü su ile yıkanarak cevher içinden ayrılır. Altının siyanürle yıkanması işlemine siyanür liçi adı verilir. Siyanür liçi tank liçi (kapalı ortamda siyanürleme) ve yığın liçi (açık ortamda siyanürleme) olarak adlandırılan iki farklı teknikle uygulanır. Liçlemede hangi tekniğin seçildiği ekonomik ve teknik süreçlere bağlıdır. Madencilik için tank liçi, yığın liçinden daha maliyetli bir tekniktir ve liçlemede genellikle yığın liçi tercih edilir. Yığın liçi yönteminde açık ortamda, geniş alanlara yayılan öğütülmüş cevher yağmurlama sistemiyle siyanürle yıkanır. Bu işlem yaklaşık 6-8 hafta sürer.“
*Atıkların depolanması: “Cevher siyanürlendikten ve içindeki altın ayrıldıktan sonra geriye kalan siyanürlü toprak/balçık su ile yıkanır ve atık içindeki siyanür oranı azaltılmaya çalışılır. Bu işlemin ardından atıklar atık maden barajı veya atık havuzunda depolanır."
Türkiye'de siyanürün %98,5'nin kullanıldığı diğer alanlarla herhangi bir siyanür tartışması yaşanmazken, neden siyanürün %1,5'nin kullanıldığı altın üretiminde sürekli felaket senaryoları gündeme getirilmektedir? Bunun nedeni; Türkiye’nin altın ithalatına her sene fiyatlara bağlı olarak 10/12 milyar dolar ödemesidir.
Yıllık 10/12 milyar dolarlık bir ticareti elinde bulunduranlar böylesi bir ticaretin kesilmesini istememektedir. Türkiye kendi altın potansiyelini üretime dönüştürmesin dışarıdan ithal etsin, bizde bundan para kazanalım diye sürekli siyanürle ilgili felaket senaryoları gündeme getirilmektedir.
Türkiye'de altın üretimi yaklaşık 20 yıldır yapılmakta olup, altın üretiminden dolayı bugüne kadar ne bir çevre felaketi yaşanmış ne de altın üretimi yapılan yörelerin havası, suyu ve toprağı zarar görmüştür. Türkiye altın üretiminde çevre ve insan sağlığı kriterleri bakımından Avrupa Birliği standartlarının çok üstünde bir performansa sahiptir.
Altın Madeninde üretilen cevher, önce tabanı geçirimsiz olarak inşa edilmiş bir alanda on binde 3 oranında seyreltilmiş siyanür içeren solüsyon ile işlemden geçirilip cevher içindeki altın çözeltiye (sıvı faza) alındıktan sonra, bulunduğu yerde durulanarak içindeki safsızlıklardan arındırılır. Siyanürleme ile altını alınan fındık büyüklüğündeki cevher yığınlarının su ile durulama işlemi, yığın içindeki siyanür miktarı yönetmeliklerin ve standartların öngördüğü seviyeye düşünceye kadar devam eder. Yığın içinde yönetmeliklerin müsaade ettiği oranda çok az seviyede de olsa siyanür bulunmakla birlikte zaman içinde bu siyanür mikroorganizmalar ve güneşin ultraviole ışınları tarafından parçalanıp yok olmaktadır. Durulama işleminden sonra gerek duyulması halinde kimyasal parçalama ünitesi (hidrojen peroksit) devreye girer. Böylelikle siyanür parçalanarak yok edilir. Yığınlar, kapatma aşamasında daha önce bu alandan sıyrılmış olan topraktan oluşan bir örtü tabakası ile kaplanır. Daha sonra örtü tabakası bitkilendirilerek bu alan doğaya geri kazandırılır...

Siyanürle Altın Arandığını, ATIK Toprakta Siyanür Var Sanan Satılmış Kalemşörlere ve Yazarlara inanmayınız, nacizane.
Erzincan Lice'de, toprakta bulunan siyanür havaya karışmaz. Kayan toprak yıkanmış ve siyanürden arındırılmış topraktır.
Altın ararken siyanür kullanılmaz. Ayrıştırırken kullanılır. 10 bin damla suyun içine birkaç damla koyarsınız. Altın siyanüre mıknatıs gibi yapışır. Altın madecileri son teknolojileri kullanıyor. Kapalı bir sistemde işlem yapılıyor. Siyanür, güneş ışığında bozulur. Üstelik başka endüstrilerde de kullanılıyor. Birçok vatandaş bilmez ama tekstil, kimya, plastik, akrilikte de siyanür kullanılır. Başka sektörde kimyasal sızıntı olabilir ama altın madenciliğinde olmaz. Çünkü siyanür sızarsa ona yapışık altın da gider. Yatırımcıların kârlılığı buna bağlı... O yüzden sıfır atık prensibiyle çalışır altın madencileri.

Dip Not - ÇED bildirgesine göre İliç’ten 2019-2044 arası çıkarılması beklenen altın 269 ton’dur. İşletmenin gerisindeki koyakta kurulu siyanür göletinin oylumu 66 milyon tondur. Bunun altında sızdırmazlığı sağlayan bir kil döşeme ile onun üzerinde sızdırmaz muşamba(geotextile) serilidir.
Erzincan ili İliç ilçesine 8 km uzaklıkta yer alan bir açık ocak işletmesidir. 2022 yılında yapılan açıklamada, "yığın yıkaması yapılan alanda, yüksek basınçlı seyreltik sıçan ağusu(siyanür) verilmesi sonucu sıçan ağusu(siyanür) içerikli çözelti taşırken patlayan borudan, yığın altından araçla gezilen yola yaklaşık 20 metreküp çözelti akmıştır. Durumu öğrenci vana kapatılsa da akıntı bir süre daha sürmüştür. Sıçan ağusu(siyanür)le kirlenen toprak alan hipoklorit kullanılarak dengelense de bulaşık toprağın iş makinalarıyla temizlenerek yıkama alanına taşındığı valilikçe belirtilmiştir.
Yaptığı açıklamada valilik, "Bölgedeki akış gösteren hiçbir dereye, çaya, akarsuya, ırmağa, göle akış olmadığı, Fırat toplama çukuruna gözlemsel olarak ulaşmadığı belirlenmiştir." Diye belirtmiş, ayrıca, Jandarmanın tuttuğu tunakta, "Madenden sızan 20 ton sıçan ağusu(siyanür)ün Fırat Irmağına karıştığı tutanaklarının" gerçeği yansıtmadığı açıklamıştır.






Comments

Popular posts from this blog

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek