Doğu Akdeniz'de keşfedilmeyi bekleyen "Hidrokarbon Kaynakları"

Şu anda Total, ENI, BP, Chevron,EXXON ve Shell gibi petrol&gaz devlerinin odaklandığı Türkiye, Libya, Kıbrıs, Lübnan, Suriye, ve İsrail arasında kalan Doğu Akdeniz baseninde özellikle Türkiye ile Libya deniz yetki alanlarında tahmini $30 Trilyon Dolar eş değerinde Petrol ve Doğalgaz kaynakları var. Ve Kıbrıs önemli bir noktada. Türkiye ve KKTC Doğu Akdenizdeki Petrol ve Doğalgaz rezervlerinden kaynaklanan hukuksal haklarını korumak ve pay alma peşinde. Amaç enerji kaynaklı cari açığı kapatmak. Aynı Petrol ve Doğalgaz kaynakların peşinde olan ABD ve Haçlı-Siyonist ittifakları buna izin vermek istemiyor.

AB ülkelerinin 2030 yılında %90’a petrole bağımlı olacağı düşünülünce, bu bölge AB ve ABD için oldukça değerlidir. Doğu Akdeniz’in önemi konusunda İngiltere eski Başbakanı Antony Eden Kıbrıs’ın ekonomik açıdan önemini şu sözlerle değerlendirmiştir: “Kıbrıs yoksa petrol ikmalimizi sağlayacak belli tesislerden de yoksun kalırız. Petrol olmazsa, İngiltere’de açlık ve işsizlik ortaya çıkar. Mesele bu kadar basit.”
Doğu Akdeniz doğal gaz jeopolitiği Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye oynanan "Hidrokarbon Kaynakları" oyununun ilk bakışta Türkiye’nin Akdeniz’deki egemenliğinin ve etkisinin ortadan kaldırılması amacıyla planlanan ve uygulamaya konulan sinsi ve çirkin bir "Haçlı Oyunları" planıdır.
AB, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yok saymakta, Yunanistan ve GKRY'ni bütünleşik bir coğrafi alan olarak kabul etmektedir. Rumların Doğu Akdeniz'de seçtiği yol, bir çıkmaz sokaktır. Adanın etrafında tek taraflı olarak herhangi bir doğal gaz kaynaklarını değerlendirme ve geliştirme hakkına hukuken sahip değiller.
Türkiye ve KKTC’nin Enerji Planları Stratejisinin Doğu Akdeniz’e yönelik hedeflerine başarıyla ulaşabilmesinin olmazsa olmaz şartı, Akdeniz’de bütünleşmesi ve "Münhasır Ekonomik Bölge" ilan edilmesidir.
Ülkelerin en önemli stratejik konuları enerji kaynakları hammadde güvenliğidir; Enerji güvenliği ve Enerji koridoru sayesinde HUB olma yani merkez olmak.
Öncelikle, Batı diye tabir ettiğimiz ülkelerin Türkiye’yi Akdeniz’den çıkarma planları vardır. Bu amaçla, Batı ve kukla olarak kullandıkları Yunanistan tarafından Türkiye’ye kabul ettirilmeye çalışılan ve Türkiye’nin diretmekte haklı olduğu Akdeniz münhasır ekonomik deniz sınırları haritalarına bir göz atalım.
Haritalardan görebileceğiniz gibi; Akdeniz’e en fazla kıyısı olan ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin sahip olması gereken münhasır ekonomik alan, traji-komik bir şekilde Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan’a verilmek istenmektedir. Türkiye’nin Akdeniz’de petrol ve gaz aramacılığı yapması veya bahis edilen Akdeniz’in büyük hidrokarbon yataklarından yararlanmasının ve daha da önemlisi Türkiye’nin Akdeniz’in uluslararası sularını kullanabilmesinin önü kesilmek istenmektedir.
Türkiye de bu konuda işini şansa bırakmayan stratejiler geliştirerek sıcak denizlere inme hayalini bölgenin petrol ve doğalgaz kaynaklarını elinde tutarak gerçekleştirmektedir.
Türkiye ve Libya’nın Akdenizde Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması
Doğu Akdeniz, jeopolitik ve jeostratejik konumu nedeniyle uluslararası siyasette önemli bir yer edinmiştir. Bu nedenle enerji kaynaklarının da keşfi sonrasında bölgede büyük bir paylaşım mücadelesi ortaya çıkmıştır. Mısır, Yunanistan, İsrail, Ürdün, Filistin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İtalya ülkeleri Doğu Akdeniz’de Gaz formunun oluşturulması için anlaşmaya varmışlardır. Amerika’nın, Fransa’nın ve Avrupa Birliği’nin de desteği ile gerçekleşen Forumda Doğu Akdeniz’i paylaşma denklemi kurularak bölgede en çok kıyıya sahip ülkelerden birisi olan Türkiye’nin çalışmaları engellenip, hakları gaspedilmeye çalışılmıştır. Buna karşılık Türkiye, Libya ile uzun çalışmalar neticesinde gerçekleştirmiş olduğu Deniz Yetki alanları sözleşmesiyle dışlandığı bölgede söz sahibi olarak masaya oturmuştur.
Anlaşma ile Türkiye ve Libya’nın denizden komşu olduğu vurgulanmıştır. Bu kapsamda; iki ülkenin Doğu Akdeniz’deki tüm egemenlik haklarının ve yetkilerinin, uluslararası hukuk anlaşmaları çerçevesinde ve bütün faktörler göz önünde bulundurularak, adeletli bir şekilde sınırlandırılması sağlanmıştır.
Bu doğrultuda; bölgede yapılan çalışmalar kapsamında Türkiye’nin saf dışı bırakılması engellenerek Yunanistan’ın ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin oyunları bozulmuş, Avrupa Birliği’nin bölgede dayattığı haritanın önüne geçilmiştir. Tüm kınamalara ve engellemelere rağmen Türkiye bir taraftan Libya’nın meşru Ulusal Mutabakat Hükümetine Darbeci Hafter’a karşı destek olmuş, diğer taraftan anlaşma ile belirlenen ve kara haritasının dörtte biri oranında alana sahip olan bölgeyi Mavi Vatanına ekleyerek sınırlarını genişletmiştir.
Türkiye egemenlik haklarını, eşitliği ve Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayan tüm anlaşmazlıklar ve hukuksuzlukları bertaraf etmekte ve hem sahada hem de hukuki olarak tüm mücadelesini sürdürmektedir ve isteyen istediği oyunu kursun, Türkiye’nin petrol ve doğal gaz kaynaklarını pazarlayan merkez olmasını ve de bölgeden Avrupa’ya gidecek gazın kontrolünü sağlamasının engellenmesini, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’den çekilmesini beklemesin. Şu anda karşılarında son yüzyılın yükselen değeri Türkiye var. Hemen her masada arabulucu, sorun çözücü, etkin ve caydırıcı mekanizmalarını devreye sokan bir Türkiye var. Hakkını yüzlerce kilometre öteden gelenlere bırakmayacak bir Türkiye var. Türkiye’nin Doğu Akdeniz'den ve Kıbrıs’tan çekilmesi demek Doğu Akdeniz’i, boru hatları koridorunu ve lojistiğini Rum-Yunan ve ABD kontrolüne vermesi demektir. Yani hersey siyasi ve stratejiktir.



Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek