Avrupa'nın doğal gaz ihtiyacı: Rusya ve Türkiye

 Putin,"ABD Artık daha yüksek fiyatlarla enerji tedarik edebilir. Avrupa'ya gaz sevkiyatı için Türkiye'ye büyük bir merkez kurabiliriz. Petrol piyasalarına yönelik hiçbir müdahale, hiçbir rezerv kullanımı enerji sorununu çözemez." dedi.

Putin’in Avrupa'ya gaz sevkiyatı için Türkiye'yi önermesini şöyle değerlendirmeliyiz; Avrupa’nın gaz ihtiyacı giderilemiyor, Avrupa talepte bulununca Rusya bunu ortaya attı. Türkiye’de gaz merkezi kurulabileceğini söyledi. Bu Rusya-Türkiye ilişkilerinin ileri seviyeye gittiğinin işareti. Rusya’nın Ukrayna konusunda, Batı ile irtibatı Türkiye üzerinden karşılandı.
Putin ve üst düzey Rus yetkililerinin ardından Rusya’nın en büyük şirketi ve dünyanın en büyük doğalgaz çıkaran kuruluşu olan Gazprom’dan da benzer bir açıklama geldi. Kuzey Akım boru hatlarındaki onarım çalışmalarının bir yıl sürebileceği belirtilen açıklamada, Gazprom ayrıca Türkiye - AB sınırında bir doğalgaz ticaret merkezi kurabileceklerini aktardı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan süreçte, Türkiye’nin doğalgaz için gösterge fiyatın da belirleneceği uluslararası bir ticaret merkezi haline getirilmesi gündemde. Rusya’nın desteklediği, Karadeniz’de yapılan keşiflerle de eli güçlenen Türkiye, bir yandan boru hattı ve depolama altyapısına yatırım yaparken, diğer yandan da doğalgaz ticaretinde merkez ülkelerden biri olmak için diplomatik temaslarına devam ediyor.
Doğal gaz hubı, birden fazla noktadan (tedarikçiden) gelen arzın bir noktada toplanıp yine birden fazla alıcıya dağıtılması yoluyla yapılan ticari faaliyetin merkezi. Genişletilmiş tanımıyla Doğal Gaz Hub'ları yeterli sayıda alıcı ve satıcının adil fiyatlarla ve güvenilir bir ortamda enerji ticareti yaptığı bir platform demek. İkili anlaşmalar ile belirlenen fiyatlardan ziyade gaz hub'larını cazip kılan, alıcılara rasyonel ve rekabetçi bir ortamda belirlenen fiyatları sunması.
Türkiye doğal gaz piyasası ve altyapıdaki hızlı büyüme, yeni boru hattı projeleri ve AB’nin alternatif tedarik kaynağı arayışlarının artmasıyla birlikte enerji ticaret merkezi olma hedefi, Türkiye’nin resmi enerji politikalarına dahil olmuş ve Türkiye’nin enerji diplomasisinde de sıklıkla kullanılan bir politika haline gelmiştir.
Türkiye, sahip olduğu yüksek doğal gaz tüketimi, gelişmiş piyasa ve fiziki altyapısı ve potansiyeli, İstanbul’da hayata geçirilen Enerji Borsası EPİAŞ ve diğer avantajlarına rağmen doğal gaz piyasasında serbestleşmenin sağlanamaması, topraklarından geçen boru hatlarından iletilen gazın Türkiye’de fiyatlanmak yerine sadece transit olarak geçişiyle sınırlı kalması ve uzun vadeli kontratların üçüncü ülkelere ihracata izin vermemesi gibi çeşitli nedenlerle, bugüne kadar enerji ticaret merkezi olma hedefine ulaşmakta geç kalmıştır. Bununla birlikte son dönemde yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin enerji ticaret merkezi olma hedefine ulaşması yolunda önemli katkı sağlayacak güçlü bir potansiyel meydana getirmektedir.
Avrupa, Rus gazına alternatif ve kalıcı çözüm ararken, Ukrayna’yı işgali ve sonrasında Avrupa ile arasında yaşanan gerilime ve AB’nin Rus doğal gazına olan bağımlılığını azaltma hedefine rağmen; Rusya, Avrupa doğal gaz piyasasına ihracatını devam ettirmek istemektedir. Yaşanan bu gelişmeler, Türkiye’nin enerji jeopolitiğindeki konumu güçlendirirken, aynı zamanda enerji ticaret merkezi olma hedefini gerçekleştirmesi için de büyük bir fırsat sağlamaktadır.
Karadeniz Sakarya Gaz Sahası
2020’da Karadeniz’de ilki Sakarya Gaz Sahası'nda Tuna-1 kuyusunda yapılan keşif, sonrasında Amasra-1 ve Çaycuma-1 kuyularında yapılan yeni gaz keşifleri ile Aralık 2022 sonu itibariyle üretilebilir toplam gaz rezervi 710 milyar metreküpe yükselmiştir. Karadeniz’de devam eden saha geliştirme faaliyetleri neticesinde ilk gaz üretiminin Nisan 2023 sonunda başlaması planlanıyor. İlk fazda günlük 10 milyon metreküplük doğal gaz üretiminin yapılması planlanan sahanın enerji krizinin ortasında devreye alınması, Türkiye açısından oldukça büyük bir şans. 2026 sonuna kadar plato seviyede günlük gaz üretiminin 40 milyon metreküpe, yıllık toplam üretim miktarının ise 14-15 milyar metreküpe çıkarılması planlanıyor.
710 milyar metreküpe yükselen rezerv miktarına bağlı olarak sahanın üretim kapasitesinde artışa gidebileceği ve 2030’a kadar Karadeniz’deki toplam gaz üretiminin yıllık 20-25 milyar metreküp seviyelerine kadar yükselebileceği tahmin ediliyor. Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de devam eden arama faaliyetleri neticesinde önümüzdeki yıllarda yeni keşiflerin yapılması, Türkiye’nin doğal gaz üretiminin 2030 sonrasında öngörülenden daha yüksek seviyelere ulaşmasına imkan verecektir. Karadeniz gazının da uzun vadeli anlaşmalar yerine EPİAŞ’ta ticarileştirilmesi sağlanarak hem ticari derinliğin hem de işlem gören gaz miktarının artması sağlanabilir. Türkiye’nin enerji ticaret merkezi vizyonuna en önemli katkı yine Türkiye’nin kendi gazıyla sağlanabilir.
Türkmenistan’da gerçekleştirilen Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları Zirvesinin en önemli gündem maddelerinden birisi enerji başlığı oldu. Türkmen gazının Azerbaycan üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya ulaştırılması için üç ülke arasındaki iş birliğinin ve çalışmaların hızlanacağı görülmektedir.
Türkmenistan’ın sahip olduğu doğal gaz kaynaklarının Avrupa’ya ulaştırılması imkansız değil ama kolay da değil. Hazar’ın statü sorununun çözülememesi, İran ve Rusya’nın Türkmenistan gazının Trans-Hazar boru hattı projesi ya da İran üzerinde yapılacak bir boru hattıyla Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasına izin verme ihtimali şu an için zor olsa da gelişmelerin seyrini izlemek gerek.
Rusya’nın Türkiye’de kurulacak enerji ticaret merkezi üzerinden sağlayacağı katkılar dikkate alındığında buna karşılık olarak Rus gazının Avrupa’da hızla düşen payına ciddi bir alternatif olmayacak miktarda Türkmen gazının Hazar üzerinden Azerbaycan’a ulaştırılması için Rusya’nın yapıcı bir yaklaşım sergilemesi, bu ülkenin samimiyeti için bir test ve ticari beklentilerinin geleceği açısından da oldukça kritik bir adım olacaktır.
İsrail ve Doğu Akdeniz gazının Türkiye’ye gelmesi ise ticari nedenlerden çok bölgedeki siyasi meselelerinin çözülmesine ve karşılıklı güvenin tesis edilmesine bağlı. İsrail ile ilişkilerde olumlu seyrin devam ederek normalleşmenin bölgesel ve küresel konjonktürün de etkisiyle hızlanması ve enerjide de bir iş birliğini tekrar gündeme getirmesi sürpriz olmaz. Avrupa’nın içine düştüğü ve giderek derinleşen enerji krizi; hattın izleyeceği güzergah, deniz yetki alanları, Kıbrıs meselesi gibi diğer problemlerin çözümü için de bir katkı sağlayabilir.
Türkmenistan, Kuzey Irak ve Doğu Akdeniz gazının, her şey yolunda gitse ve hiçbir sorun olmasa bile Türkiye’ye gelmesi ve Türkiye’de ticarileştirilerek Avrupa ülkelerine ulaştırılması için en az 4 yıllık bir süreye ihtiyaç olduğu, enerji çevrelerinde bilinen bir gerçek. Tabii ki bu yatırımların hayata geçmesi için gerekli finansmanı kimin sağlayacağı ise bir diğer önemli soru işaretini beraberinde getiriyor. Öte yandan Ukrayna’daki savaşın devamı ve Batı ile Rusya arasındaki gerilimin düşmemesi durumunda, Avrupa için enerjide önümüzdeki 3-4 yıllık dönemin oldukça zor geçeceği görülmektedir.
TANAP’ta 16 milyar metreküplük kapasite artışı gelecek ilave Azerbaycan gazı, TürkAkım’da yeni ilave boru hatlarının inşa edilmesi durumunda gelecek ilave Rus gazı, Türkmenistan, Kuzey Irak ve Doğu Akdeniz’den gelmesi muhtemel diğer doğal gaz kaynaklarının, her şey yolunda gitse bile 4 seneye yakın bir süreye ihtiyacı olduğu gerçek.
İlk etapta TANAP’tan gelecek ilave 16 milyar metreküp, TürkAkım 2’den Avrupa’ya giden 15,75 milyar metreküp ve TürkAkım’da 3 ve 4’üncü hatların inşa edilmesi durumunda gelecek ilave Rus gazının ve diğer ülkelerden gelebilecek diğer tüm alternatif gaz kaynaklarının ve Türkiye’nin Karadeniz’de üreteceği gazın EPİAŞ’ta ticarileştirilmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde bölge çok sayıda kaynaktan ve farklı giriş noktasından beslenen, en yüksek hacme sahip Doğal Gaz ticaret merkezi haline gelebilir.



Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek