2023'te Türkiye “Petrol ve Gaz Ticaret Merkezi” Olabilecek mi?


Başta Doğu Akdeniz ve Suriye gibi coğrafyalarda önce Türkiye’yi dışlamaya çalışıp sonra pişman olanların yaptıkları büyük hatayı göstermesi açısından çok önemlidir. Zira dünyanın petrol ve doğal gaz kaynaklarının %60’ından fazlasına sahip coğrafyaya komşu bir bölgede yer alan Türkiye, Avrupa’ya giden enerji koridorlarının kesiştiği bir merkez konumundadır. Rus lider Putin’in Türkiye’yi enerji hub’ı yapalım önerisi, Türkiye’nin enerji jeopolitiğindeki öneminin ve gerçekleştirilen uluslararası enerji diplomasisinin bir tezahürüdür.

BOTAŞ’ın ve Enerji Bakanlığının verilerine göre Türkiye’de halihazırda yurtdışından ülkemize gelen iki petrol boru hattı, beş adet doğal gaz boru hattı ve Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü mevcuttur. Bu hatlar, Kerkük-Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, İran-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı, Mavi Akım Doğal Gaz Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı ve TürkAkım Doğal Gaz Boru Hattı’dır. BOTAŞ tarafından hazırlanan görsel, mevcut petrol ve doğal gaz hatlarını göstermektedir.

Şu anda kullanımda olan bu hatlara ilaveten Avrupa’nın enerji tedarikini çeşitlendirecek ve güvence altına almak için yapılacak yeni yatırımlarla enerji üretim ve ihracat kapasitesi artırılacak Azerbaycan’a ilaveten Türkmenistan ve Kazakistan gibi Hazar enerji havzasında bulunan Orta Asya ülkeleri ilk akla gelen ülkelerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan Devlet Başkanı ile beraber Türkmenistan’a giderek üçlü formatta gerçekleştirdikleri enerji zirvesi, Türkiye’den Avrupa’ya uzanacak yeni enerji koridorlarının devreye alınmasına yönelik önemli bir adımdır. Türkmenistan’la daha önce müzakere edilen ancak Rusya’nın ve İran’ın “Hazar’ın statüsünü” bahane ederek karşı çıkması nedeniyle hayata geçirilemeyen Trans-Hazar projesi, Hazar denizinin statüsü belirlendiği için yakın zamanda gerçekleştirilebilecek bir proje olarak öne çıkmaktadır. 

Yapılacak görüşmeler neticesinde, Kazakistan’ın da projeye dahil edilmesiyle inşa edilecek bu yeni hat, bir yandan Türkiye’nin enerji hub’ı olma konusunda elini güçlendirirken diğer yandan ülkemize çok büyük ekonomik ve siyasi kazanımlar sağlayacaktır. Böylelikle, yine başta Rusya ve İran’ın engellemeleriyle hayata geçirilemeyen NABUCCO projesi de bir nevi telafi edilmiş olacak. Bu ülkelere ilave olarak, dünyanın Rusya’dan sonra ispatlanmış en büyük ikinci doğal gaz rezervine sahip olan İran ve Irak da önemli aktörler arasında yer alabilirler. Irak’ın şimdilik ispatlanmış doğal gaz rezervinin 3.5 trilyon metreküp olduğu ancak ülkedeki teknoloji ve altyapı eksikliği sebebiyle her yıl 20 milyar metreküp doğal gazın boru hatlarına verilemeden boşa yakıldığı düşünülecek olursa, Avrupa için ne kadar büyük bir potansiyel tedarikçi olduğu anlaşılabilir.

Atlanmaması gereken bir başka husus da Akdeniz’in doğusunda ve batısında, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesinde bulunan veya henüz bulunmayan zengin petrol ve doğal gazın en ekonomik, en güvenli ve hızlı bir şekilde ancak ve sadece Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılabileceği gerçeğidir. Bu konuda Mısır, Libya ve İsrail ile atılacak adımların Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’nda dünyanın en önemli politika belirleyici aktörlerinden biri yapacağını şimdiden tahmin edebiliriz.

Hülasa, eldeki mevcut tabloyu değerlendirdiğimizde gerek jeopolitik konum olarak gerekse gelecekte önemi artacak zengin enerji kaynaklarıyla Türkiye, Avrupa’nın enerji tedariki ve güvenliği için alternatifsiz bir çözüm ortağı olarak öne çıkmaktadır. Bu durumda Avrupa ülkelerinin yapması gereken şey Türkiye ile siyasi ve ekonomik iş birliği içerisinde Türkiye’ye enerji hub’ı olma yolunda destek olarak enerji arz ve talep güvenliğini ülkemizle birlikte sağlamaktır.

Enerji-politik bağlamdaki olaylara bakıldığında; 2022’nin dünyada hayli yoğun geçtiği anlaşılıyor. Söz konusu enerji-politik olaylar sadece enerji-politiği değil dünya ekonomisini ve siyasetini de yakından etkiledi. Ama Ukrayna krizinin en yıkıcı yansımaları enerji-politik kapsamında yaşandı. Türkiye de global yansımalardan etkilendi ancak jeopolitiğinin kendisine sağladığı konjonktürel durum nedeni ile daha az etkilenmiş olduğu söylenebilir. Hatta “Enerji Merkezi” olma gibi bir fırsat da söz konusu oldu ve bu konu 2023’te daha çok gündeme gelecek.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; dünya enerji politiğinde yaşanan gelişmeler, Türkiye jeopolitiğine olumlu yansımalar ve fırsatlar doğurmakla beraber aynı zamanda bazı tehditleri de gündeme getirebilir. Öz olarak ifade etmek istenirse; 2022’de yaşanan gelişmeler, Türkiye enerji-politiğine yansımış olup, bu yansımaların 2023’te de ve hatta daha sonraki süreçlerde de devam edeceği izlenimi edinilmektedir.

Avrupa’nın içine düştüğü ve giderek derinleşmesi beklenen enerji krizine kısa vadede hızlı ve kalıcı bir çözüm kolay görünmüyor. Avrupa’nın kendi arz güvenliği için ekonomi ve siyasi gerçeklikle uyumlu bir şekilde Türkiye ile enerjide iş birliğini artırması ve diğer sorunların gölgesinden kurtarması, sağlayacağı katkılar göz önüne alındığında rasyonel bir tercih olacaktır.

Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek