Doğu Akdeniz Gaz Rönesansı: AB’nin Doğal Gaz Arz Güvenliği

Dünyanın petrol kaynaklarının %40’ının tükendiği ve Uluslararası Enerji Ajansına göre, 2030 yılından itibaren petroldeki arzın talebi karşılayamayacağı bir döneme yaklaşılırken hâlen enerji ihtiyacının yarısını ithalat yoluyla karşılayan, dünyanın en büyük petrol ve gaz ithalatçısı olan Avrupa Birliği, tahminlere göre 2030 yılından itibaren enerji ihtiyacının %70’ini kendi bölgesi dışından temin edecektir. Avrupa Birliği ihtiyacı olan petrolünün %82'sini, doğal gazının da %57'sini ithal etmek durumunda ve bu durumu onu ciddi bir doğal gaz krizi ile karşı karşıya bırakabilmektedir. 
Avrupa Birliği için yakın dönemde Doğu Akdeniz’de çıkarılan gazın ihtiyaçlarının giderilmesi için büyük bir imkân oluşturabileceği görülmektedir. Bu sebeple Avrupa Birliğinin, Doğu Akdeniz bölgesi dahil çeşitli bölgelere yönelik enerji politikasına çevre faktörünü entegre ederek hem enerji etkinliğinin hem de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik etmesi gerekecektir. AB'nin benimsediği ortak enerji politikasında, enerji tedarik edilen kaynakların ve sevkiyat yollarının çeşitlendirilmesi, deniz çevresi ile uyumlu politikalar ile AB sınırları içinde üretilen yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılması öne çıkmaktadır.
2030 yılında Avrupa’nın gaz ithalatının neredeyse %80’e varacağı tahmin edilmekte ve tüm ithalatın %85’inin Rusya’dan olacağı düşünülmektedir. Uluslararası ilişkiler bakımından oldukça dezavantajlı bir durumu olan tek bir ithalat kayna ğına muhtaç olunması karşısında AB, bu durumdan kurtulmak için çeşitli enerji politikaları izlemektedir. Özellikle muhtaç olunan ülkenin Rusya gibi enerji kaynaklarını politik amaçları uğruna kullanmaktan çekinmeyen bir ülke olduğunda AB, kendi bünyesine hiç uygun olmayan bir biçimde çabuk ve telaşlı adımlar atmaktadır.
AB’nin Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak istemesindeki bir diğer önemli sebep iseher ne kadar yakın zamanda pek ortak hareket edemeseler de çoğunlukla aynı cephede bulundukları ABD’nin tavrıdır. AB, Doğu Akdeniz’de Türkiye ile iş birliğinden kaçınma çabası içine girerek Rusya karşısındaki pozisyonunu da zayıflatmaktadır. Çünkü Doğu Akdeniz’deTürkiye’yi yok sayacak politikalar izlemesi AB açısından bölgedeki enerji kaynaklarının Avrupa’ya transferini geciktirmekte ve buna bağlı olarak enerjide Rusya’ya olan bağımlılığının devam etmesine neden olmaktadır. AB’nin bölgedeki bir diğer önemli ortağı da İsrail’dir. İsrail verdiği demeçlerde Avrupa’yı dogal gaz bakımından Rusya’ya olan bağımlılıktan kurtaracaklarını belirtmiştir.
Bununla birlikte, 2030 ve 2050 hedeflerine ulaşılması, AB Üye Devletlerinin eylemlerinde daha da iddialı olmalarını gerektirecektir. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında, Avrupa İklim Kanunu'nda 2030 yılına kadar en az %55'lik yeni bir net azaltım hedefinin yanı sıra 2050 yılına kadar herhangi bir artık emisyonun eşdeğer miktarda karbondioksit giderimi ile dengelenmesi anlamına gelen iklim nötrlüğüne ulaşma taahhüdü öngörülmektedir.
Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan bu kaynaklar İsrail, Mısır ve  GKRY’nin en büyük gelir kaynağı olabileceğini göstermekle birlikte buradan elde edilecek olan doğalgaz AB için eşi bulunmaz bir değer taşımaktadır. Bunun altında yatan en önemli sebep ise tabii ki AB’nin Rusya üzerinden tedarik ettiği doğalgazdır. Bu durumda Doğu Akdeniz’den çıkarılacak olan doğalgaz AB’nin Rusya’ya karşı olan bağımlılığını büyük ölçüde düşürecektir. Böylece kalkınmasının çok büyük bir çoğunluğunu doğalgaz ihracatı ile gerçekleştiren Rusya’nın yeni pazarlar aramasına sebebiyet vermesi kaçınılamaz bir senaryo olarak görülmektedir. 
AB; ekonomik olarak büyümeye ve coğrafi olarak genişlemeye devam ettikçe Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığı daha da artacak ve doğal gaz kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde bu pazara ulaşması büyük önem arz edecektir. Bu sebeple AB, yalnızca Rusya ile değil, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika gibi doğal gaz üreticisi konumundaki diğer bölgelerdeki ülkelerle de işbirliği yapmak zorunda kalmaktadır. AB bir taraftan doğal gaz kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla yenilenebilir enerji yatırımları yaparken, diğer taraftan doğal gaz bağımlılığını azaltmak için yakın bölgesinde alternatif olarak Türkiye gibi doğal gaz tedarikçileri aramaktadır.
Türk Akımı Boru Hattı Rusya için hayati önemde. Rusya “Kuzey Akım-2” ile Baltık Denizi altındaki boru projesiyle Almanya ile anlaştı ama ABD bu projede görev alan şirketlere ambargo koydu. Ukrayna savaşı ile birlikte Proje şu an rafa kaldırıldı. Rus ekonomisi ise nefes alabilmesi için doğal gazını “Türk Akımı” üzerinden AB’ye satıyor. Türkiye yine kilit ülke. Rusya’nın, Türkiye’nin petrol ve doğal gaz ticaret merkezi olmasını ve de bölgeden Avrupa’ya gidecek gazın kontrolünü sağlamaktır. Rusya bu alandaki rezervlere sahip olduğunda, Türkiye doğal gaz ticaret merkezi olsa bile kontrol suyun başındaki ülkede, yani rezerve sahip olanın elinde olacaktır. 
Türkiye için, enerji-politik açıdan bakıldığında, birkaç yönden durumun ele alınması gerekmektedir. İlk olarak, Türkiye’nin petrol ve doğal gaz teminine ilişkin bağlantıları açısından durum önemlidir. İkinci olarak, 2024 hedefleri arasında yer alan petrol ve doğal gaz terminali olma hedefi açısından, Doğu Akdeniz bağlantılı hatların nasıl olduğu ve yeni hatlar olursa hangi bölgelerden geçeceği ve Türkiye’nin önerdiği terminal liman olan Ceyhan’ın bu hatlarla bağlantısı ve durumu önemlidir. Üçüncü olarak ise, yeni enerji kaynak bölgeleri ve ilgili hatlar ile hem kaynak ve hem de hat bölgelerinde egemen olan ve/veya olabilecek güçlerin durumu ve bunların Türkiye ile ilişkileri önem arz etmektedir.
Sonuç
Doğu Akdeniz’de son yıllarda yüksek miktarda doğal gaz kaynağı keşfedilmiştir. Bu kaynaklardan özellikle doğal gazın keşfedilmesi bölge için çok önemli bir gelişmedir. Arama çalışmaları Türkiye, KKTC, Mısır, Israil ve Kıbrıs'ta farklı parsellerde devam etmektedir. Bu çalışmalar sonucunda daha fazla miktarda kaynak keşfi mümkün görünmektedir. Doğu Akdeniz, bölge ülkelerinin bu önemli gelişme karşısındaki tutumları farklı olmasından dolayı ortaya çıkan ve gelecekte çıkması muhtemel görünen sorunlar sebebiyle büyük güçlerin de ilgi odağı olmuştur. Özellikle Avrupa Birliği kendisine bu kaynaklardan boru hatlarıyla doğal gaz ulaştırılması için İsrail, Türkiye ve Mısır ile temaslarını sürdürmektedir. Doğu Akdeniz’deki büyük doğal gaz keşifleri; bölgenin doğal gaz çeşitliliği, güvenlik ve dayanıklılık hedeflerini yerine getirmesine açısından AB’nin doğal gaz ihtiyacına cevap verebililir.
Doğu Akdeniz’deki yeni petrol ve doğal gaz yataklarının paylaşımı,
dünyanın halihazırdaki en önemli enerji-politik sorunları durumundadır. Söz konusu bu yeni rezervlerin Doğu Akdeniz’den taşınması da rezervlerle ilgili sorunlardan daha az önemli değildir. Tüm bu şartlar, Türkiye ve KKTC’yi yakından ilgilendirmektedir.

Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek