KKTC’nin Deniz Yetki Alanı Uygulamaları

Doğu Akdeniz’de çok sayıda kıyıdaş ülkenin varlığı ve tüm tarafların kabul ettiği bir Münhasır Ekonomik Bölge imzalanmamış olması ise hidrokarbon çalışmalarını olumsuz etkilemektedir. Doğu Akdeniz doğal gaz keşifleri bölge ülkeleri arasında hem yeni ittifaklara hem de ayrışma ve gerilimlere neden olmaktadır.

Bu bağlamda bölgede hidrokarbon yatakları keşiflerinin, çatışma ve işbirliği dinamiklerini bir arada bulundurduğunu söylemek yanlış olmaz. Doğu Akdeniz deniz yetki alanı uyuşmazlıkları ve MEB çatışmaları teorik olarak 3 şekilde çözülebilir.

Doğu Akdeniz’in coğrafi yapısının karmaşıklığı nedeniyle sahildar ülkelerin deniz yetki alanlarının sınırlarının çakışmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, söz konusu bölgedeki sahildar devletler bu bölgede yer alan diğer sahildar devletlerle antlaşma yapmadan Münhasır Ekonomik Bölge'lerini tek taraflı olarak ilan ederek ikili antlaşmalar yapmaktadır. 

Doğu Akdeniz’e kıyıdaş devletler hidrokarbon kaynaklarını araştırmak ve işletmek için Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmek amacıyla girişimlerde bulunmaktadır. Bir kıyı devleti Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesne (BMDHS) taraf olmadan da Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) ilanı yapabilir.

Bunlar; “Diplomasi ve Anlaşma”, “Hakemlik Yolu” ve “Yargı Yolu” olarak adlandırılan “Uluslararası Adalet Divanıdır.”
Bu seçeneklerden, “Diplomasi ve Anlaşma”, en akılcı ve zararsız yöntemdir. Hakemlik seçeneği, Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) göre daha mantıklıdır.
Hakem ve kuralları, taraflar belirlemektedir. Serbest usul ya da Lahey’de mahkeme oluşturulmaktadır. Hakemlik seçeneği yine diplomasi gerektirmektedir. Taraflar aralarında özel anlaşma yapmakta ve süreç anlaşmaya bağlı olarak yürütülmektedir.
Yargı yolu ise sorunun doğrudan UAD’a taşınmasını ifade etmektedir. Sorunu, UAD’a taşımayı iki tarafın da kabul etmesi gerekmektedir. UAD Statüsünün, 35.1. maddesine göre, Divan Statüsüne taraf olan devletler UAD’a, başvurabilmektedirler. Bu seçenekte, hakimler belli, tarafların insiyatifi ise zayıftır.

KKTC karasularının genişliği 12 mil, kıta sahanlığı ise 200 mildir. Kıbrıs Adası için yapılan müzakereler ve anlaşmalar, GKRY tarafından gerçekleştirilmiş, adanın tamamı Rum idaresinde varsayılarak, KKTC yok sayılmıştır. GKRY’nin, Doğu Akdeniz’de devletler ile yaptığı Münhasır Ekonomik Bölge ve petrol-doğalgaz arama anlaşmalarında da KKTC yine yok sayılmaktadır. Bunlar karşısında, KKTC; BM, GKRY ve üçüncü taraflara, KKTC’nin bu müzakerelere katılması gerektiğini, ada çevresindeki doğal kaynakların %50’sinin, KKTC’ye ait olduğunu, Kıbrıs Adası için yapılacak Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırmasının uluslararası hukuk nezdinde geçerli olabilmesi için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini; tek muhatap GKRY kabul edildiği takdirde sorununun daha da derinleşeceğini belirtmiştir.
KKTC ise GKRY’nin, adanın tamamını temsil etmediğini, kendi başına sınırlandırma yapamayacağını ve ihaleye çıkamayacağını, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs Adası’nın kara ve deniz alanlarındaki doğal kaynaklar üzerinde eşit haklara sahip olduğunu, GKRY’nin tek başına yürüttüğü faaliyetlerin, KKTC Türklerinin haklarını gasp ettiğini ve geçersiz olduğunu belirtmektedir. KKTC ve Türkiye, GKRY ile Mısır ve GKRY ile Lübnan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmalarını tanımamakta ve uluslararası toplumun ve BM’nin, GKRY’nin, Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşılana kadar bu faaliyetleri durdurmasını talep etmektedir.
KKTC, Kıbrıs müzakerelerine taraf, bağımsız, toprak bütünlüğüne ve yönetim şekline sahip, Türkiye dışında başkaca devletlerce tanınmasa da bağımsızlığını ilan etmiş bir devlettir. Bu bağlamda KKTC’nin devlet olarak Doğu Akdeniz’deki hakları vazgeçilmezdir. Bu nedenle, KKTC, koşulların uygunluğu ve tanınmanın gerçekleşmesi halinde gelecekte, Mısır, İsrail, Lübnan ve Suriye ile sınırlandırma anlaşması gerçekleştirilebilir.
Münhasır Ekonomik Bölge, devletler tarafından ilan edilir ya da anlaşma yoluyla yapılır ancak GKRY ilan yoluna başvurarak tek taraflı Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmiştir. GKRY, bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında, gerekli olan hakkaniyet prensibi çerçevesinde anlaşılarak ilan edilmesi kuralını ihlal etmiştir. GKRY ve Mısır’ın, Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması öncesinde, Denktaş, KKTC’nin de görüşmelerde taraf olması gerektiğini, temasta bulunulan petrol şirketlerinin yetkililerine ve yabancı temsilcilerine bölgede petrol ve doğal gaz kaynakları bulunması halinde KKTC’nin %50 pay alması gerektiğini belirtmiş ve bu talebini kayda geçirmiştir.
KKTC, Doğu Akdeniz’de GKRY’nin hidrokarbon keşiflerine ilişikin faaliyetleri 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki kurucusundan birisi olan Kıbrıs Türk Halkının, adanın doğal kaynakları ve deniz alanları üzerindeki temel hak ve çıkarlarına aykırıdır. GKRY tarafından TC ve KKTC’nin adayı işgal ettiği ve hem adada hem de hidrokarbon kaynaklarında hiçbir hakkının bulunmadığı ileri sürülmektedir. KKTC, Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmadığı için BM’ye, KKTC adına Türkiye nota vermektedir ve buna ek olarak, KKTC’nin güvenliğini de garantör ülke sıfatı ile Türkiye sağlamaktadır. Bu bağlamda görüleceği üzere sorunun çözümü oldukça karmaşık ve zordur.
Dip Not - Münhasır Ekonomik Bölge devletin deniz ülkesi, iç sular ve karasularından oluşmaktadır. Karasularının iç sınırı, iç sular rejiminin geçerli olduğu deniz alanı ile karasular rejiminin geçerli olduğu deniz alanını ayıran sınırıdır. Münhasır Ekonomik Bölge, kıyı devletine karasuları esas hattından başlayarak 200 mil genişlikteki deniz alanında kalan su tabakası ile deniz yatağı ve onun toprak altında münhasır ekonomik haklar ve yetkiler tanıyan deniz alanıdır. Kıyı devleti, 200 mile kadar varan Münhasır Ekonomik Bölge’de su yüzeyi, toprak altı ve üstü, canlı ve cansız doğal kaynakların araştırılması, muhafazası, işletilmesi, korunması ve idaresine ilişkin haklara ve yetkilere sahiptir. Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) kavramında, devletin egemenlik yetki ve hakları söz konusu olup bu bölge ülkenin bir parçası sayılmaz.







Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek