Avrupa Birliği, Rusya, Türkiye , KKTC Üçgeni ve Doğu Akdeniz

 Fosil yakıtlar konusunun uluslararası ilişkilerdeki yeri ve önemi her geçen gün artmaktadır. Fosil yakıtların ömrünün tükenmeye başlaması ve çevreye verdiği zararlar nedeniyle, yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının tartışıldığı bir ortamda; büyüyen ekonomilerin kalkınabilmeleri için önemli miktarda Fosil yakıtlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle özellikle küresel ve bölgesel aktörler için küresel güç olma ve gücünü koruyabilme açısından Fosil yakıtlar konusu önemli bir güç unsuru olmaya devam etmektedir.

Özellikle petrol ve doğal gaz gibi kaynaklar bakımından zengin olan ülkeler bu güç unsurunu siyasi ve ekonomik baskı aracı olarak kullanmaktadır. Avrupa Birliği’nin bekası ve büyümesi için ihtiyaç duyulan Fosil yakıtların güvenilir kaynaklardan, kesintisiz bir şekilde ve makul fiyatlardan tedarik edilmesi, başka bir ifadeyle enerji güvenliği, Birliğin geleceği için vazgeçilmez bir unsur olarak görülmektedir.

AB petrol ve doğal gaz güvenliğinin sağlanması amacıyla yeni politikalar geliştirmektedir. AB özellikle petrol ve doğal gaz tedariği konusunda Rusya’ya önemli derecede bağımlıdır. Rusya ise petrol ve doğal gazı bir siyasi ve ekonomik baskı aracı olarak kullanmakta; zaman zaman kesintilere giderek ve farklı fiyat politikaları uygulayarak Birliğin petrol ve doğal gaz güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Bundan dolayı AB, Rusya’ya enerjide olan bağımlılığını azaltmaya çalışmakla birlikte, enerji kaynak çeşitliliğini artırmanın yollarını aramaktadır.
Türkiye tarihsel süreçte, Avrupa, Kafkaslar, Orta Asya, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgeleri ile siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerini sürdürmektedir. Bu bakımdan Türkiye, AB’nin enerjide Rusya’ya olan bağımlılığını azaltma ve enerji güvenliği konusunda, enerji kaynaklarının çıkarıldığı bölgeler ile enerji nakil güzergâhlarına olan yakınlığı sayesinde jeopolitik ve jeostratejik açıdan önemli bir ülke konumundadır. Bununla birlikte, tarih boyunca stratejik önemi koruyan Doğu Akdeniz’de son yıllarda keşfedilen doğal gaz kaynakları, AB’nin petrol ve gaz çeşitliliği politikaları ve alternatif güzergâhları bakımından, Birliğin enerji güvenliğini destekleyebilecek önemli bir potansiyele sahiptir.
Fosil yakıtların önemi giderek artan petrol ve gaz kaynakları konusu, AB-Rusya bağımlılığı açısından ele alırsak AB’nin hidrokarbon kaynak çeşitliliği ve güvenliğini sağlama açısından, alternatif bir petrol ve gaz güzergahı olarak Doğu Akdeniz’deki doğal gaz kaynaklarının gelecekte bu kaynakların dağıtım merkezi olması beklenen Türkiye ve KKTC üzerinden Avrupa’ya taşınması konusu tartışılmaya başlanmıştır.
Doğu Akdeniz bölgesinin gelecek projeksiyonu, bölgenin sorunlarının şekillenmesi ve çözüme ulaşma biçimi ile ilgili olacaktır denebilir. Doğu Akdeniz bölgesinin sorunları enerji-politik olarak ele alınırsa iki grupta ele almak yerinde olacaktır. Bunlar; karasal bölge sorunları ve deniz sorunları olmaktadır.
Karasal sorunlar, öncelikle var olan ve yeni bulunan veya olası kaynak bölgelerinden hareketle boru hatlarının güzergahları ile ilgili olmaktadır. Bu bağlamda, Kuzey Irak petrollerinin Doğu Akdeniz’e bağlantıları ve öne çıkacak terminal liman veya limanlar ile bağlantı geçiş bölgeleri halihazırda en büyük stratejik çekişme alanı durumundadır. Türkiye için, enerji-politik açıdan bakıldığında, birkaç yönden durumun ele alınması gerekmektedir.
İlk olarak, Türkiye’nin petrol ve doğal gaz teminine ilişkin bağlantıları açısından durum önemlidir.
İkinci olarak, 2023 hedefleri arasında yer alan enerji terminali olma hedefi açısından, Doğu Akdeniz bağlantılı hatların nasıl olduğu ve yeni hatlar olursa hangi bölgelerden geçeceği ve Türkiye’nin önerdiği terminal liman olan Ceyhan’ın bu hatlarla bağlantısı ve durumu önemlidir.
Üçüncü olarak ise, yeni petrol ve gaz kaynak bölgeleri ve ilgili hatlar ile hem kaynak ve hem de hat bölgelerinde egemen olan ve/veya olabilecek güçlerin durumu ve bunların Türkiye ile ilişkileri önem arz etmektedir.
Bu üç husus bağlamında yaşanan rekabet, Doğu Akdeniz ülkeleri ve bölgede etkin olan ve/veya etkin olmaya çalışan güçlerin çok farklı argümanları kullanmalarına neden olmaktadır. Bir başka deyişle, bugüne kadar, özellikle 20. Yüzyılın başından bu yana bu bölgede yaşanan pek çok olayların ve yaşanmakta olanların ve de yaşanacakların nedeni enerji-politik erekler ve acımasızca gerçeklenen rekabet olmaktadır.

Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek