Yunanistan, ana karası olan bir devlettir, sadece adalardan oluşan bir devlet değildir!

 

ULUSLARARASI HUKUKTA, bir ana kara/kıta ülkesi kendi egemenliğine ait olan adaların kendisine ait kara suları haricinde kıta sahanlığı veya deniz yetki alanı yoktur. Yunanistan, ana karası olan bir devlettir, sadece adalardan oluşan bir devlet değildir.

Kıta Sahanlığı sınırlandırmasında doğal uzantı esastır. Kıta sahanlığı, kıyı devletinin kara ülkesinin denize doğru ve deniz altındaki doğal bir uzantısını teşkil eder. Bir kıta ülkesinin doğal uzantısında yer alan adaların kendilerine ait kara suları(Egede 6 mil) haricinde kıta sahanlığı yoktur. Ege adaları, jeolojinin IV. zamanının başlarında bu havzada meydana gelen çökmeler neticesinde oluşmuştur. Coğrafi, morfolojik, Jeoloji ve jeofizik açısından Türk anakarasının doğal uzantısı olan ve Türk kıta sahanlığında bulunan pek çok ada ve kayalıklar Ege Denizi’nde doğal uzantı ilkesini uyguladığımız zaman, deniz yatağının önemli bir bölümünün Anadolu yarım adasının doğal uzantısının oluşturmakta olduğu, adaların kendi başlarına bir kıta sahanlığı alanına sahip olamadıkları görülmektedir.
Kıta sahanlığına ilişkin haklar kıyı devletinin kara ülkesi üzerindeki haklarına binaen ipso facto ve ab initio vardır. Bu haklar, deniz dibini araştırma ve kaynaklarını işletme konusunda egemenliğin genişlemesine yol açar. Kıta sahanlığına ilişkin haklar kendiliğinden vardır ve onları kullanmak için özel bir işlem yapmaya gerek yoktur.
Uluslararası Adalet Divanı’nın 1969 tarihli Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davasında verdiği kararda da belirtildiği gibi, kıta sahanlığının en belirleyici özelliği, onun kara ülkesinin denizin altındaki doğal uzantısı olması sebebiyle, sınırlandırmadaki temel unsurda doğal uzantıdır. Bu nedenle, adalar denizinde (Ege Denizi) kıta sahanlığı (jeolojik, jeofizik, topografik unsurlar)Anadolu’nun doğal bir uzantısıdır. Adalar denizinde Anadolu’nun doğal uzantısı üzerinde bulunan veya Akdenizde Türkiye'nin 12 mil karasuları içinde bulunan Meis adasının ve Yunan adalarının kendilerine mahsus münhasır ekonomik bölgesi ve kıta sahanlığı yoktur.
Adalar Denizi henüz sınırlandırılması yapılmamış ortak bir denizdir. Yunanistan’ın kendine özgü yöntemlerle sınırları belirleyip bütün Adalar Denizi Kıta Sahanlığına sahip olma teşebbüsleri hukuki dayanaktan yoksundur. Adalar Denizi gibi, jeolojik, jeofizik, coğrafi ve stratejik gibi birçok özelliklerin bir arada değerlendirilmesi gereken bir bölgede Yunanistan’ın tek yanlı olarak kıta sahanlığı iddiasında veya talepte bulunması hukuken geçerli değildir. Bu nedenle, Türkiye’nin Ege Denizi kıta sahanlığına ilişkin hakları, Yunanistan’ın tek taraflı kararlarıyla kaldırılamaz.
Deniz hukukuna ilişkin uluslararası sözleşmelerin (1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi m.6; 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi m.83 ve teamül hukuku kurallarının öngördüğü gibi, kıta sahanlığı sınırlandırılmasının öncelikle taraflar arasında yapılacak bir “andlaşma” ile gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bunun sonucu olarak, Divan’ın 1969 tarihli kararında da belirtildiği gibi, tek taraflı kıta sahanlığı sınırlandırılması yapılamaz. Tarafların müzakere etmesi ve müzakerelerin anlamlı biçimde yürütülmesi gerekir. İlgili taraflar arasında bir andlaşma sağlanamayan hallerde, Uluslararası Adalet Divanı’nın da kabul ettiği gibi, kıta sahanlığı sınırlandırılması, uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak “hakça ilkeler” uyarınca yapılmalıdır.
Türkiye Adalar Denizi kıta sahanlığı sınırlandırılmasında eşit uzaklık ilkesini uygulamak konusunda hukuki bir yükümlülüğü yoktur. 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesinin 6. maddesinde öngörülen eşit uzaklık ilkesi, Türkiye’nin sözleşmeye taraf olmaması nedeniyle Türkiye’ye karşı ileri sürülemez. Ayrıca, eşit uzaklık ilkesi bir örf ve adet kuralı niteliğini kazanamadığı gibi, Uluslararası Adalet Divanı’nın 1969 tarihli kararında da eşit uzaklık ilkesinin ilgili taraflarca uygulanmasının zorunlu olmadığı ifade edilmiştir. Divan, 1969 tarihli kararında “hakça ilkeler” ve “bütün ilgili durumlar” çerçevesinde sınırlandırmanın yapılması gerektiğini belirtmiştir.
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi 83.maddesinde “hakça ilkeler”den daha geniş ve kapsamlı bir şekilde “hakça çözüm” kavramına yer vermiştir. Hakça ilkeler soyut bir hukuki kavram değildir. Sınırlandırma bölgedeki bütün somut özellikler (jeolojik, jeofizik, topografik unsurlar, kıyıların durumu, adalar, adaların boyutları, diğer ülkeye mesafesi, ekonomik ve sosyal durumu güvenlik, deniz ulaşımı, petrol yatakları ve tarihi haklar) göz önünde bulundurularak hakça ilkelere göre yapılmalıdır.
■ Özel durumlar istisnası
1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesin’nin 6. maddesinde aynen eşit uzaklık ilkesi gibi, öngörülen ve aynı derecede önemli bir unsurdur. Adalar denizinde bulunan ada ve adalar topluluğunun varlığı “özel durumlar” oluşturur.
Ege, kendisine mahsus özel durumu olan bir yarı kapalı denizdir. Sınırlandırmada bölgenin özellikleri konusunda adalar, özel durum yaratan unsurların başında gelir.Adalar Denizi’nde,Yunan adalarının sayısı ve konumları yüzünden dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan ağırlıkta özel durum mevcuttur.
Ege Denizi, yarı kapalı bir deniz olarak tipik bir özel durumdur. Bu nedenle, Ege Denizi’nin tüm coğrafi, jeofizik, stratejik özelliklerinin göz önünde bulundurularak kıta sahanlığı sınırlandırılmasının hakça bir çözüme ulaşılacak şekilde yapılması zorunluluğu vardır.
Denizler Hukuku, denize kıyısı olan devletlere ancak kıyı topoğrafyasının 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi 7. madde esaslarına uygun olması koşuluyla “Düz Esas Hat” çizilebileceğini saptamaktadır. Kaldı ki “Normal Esas Hat” ve “Düz Esas Hat” çizimlerinin dışında, özel bir koşul olarak, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi 47. madde “Takımada Esas Hat” belirleme usullerine yönelik metotları da içermektedir lakin bu özel metot, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi 46. maddedeki “Archipelago State” (Adalar Devleti/Takımada Devleti) olarak tanınan devletler için kullanılabilmektedir. Yunanistan’ın bir Adalar Devleti yahut Takımada Devleti olmaması sebebiyle 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi 47. maddedeki özel hükümlerden faydalanamayacağı açıktır. Zira Yunanistan ana karası olan bir devlettir, sadece adalardan oluşan Endonezya gibi bir devlet değildir.






Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek