Petrol ve Dogalgaz nasıl bulunur?

Petrol ve Dogalgaz nasıl bulunur?
 Petrol ve doğal gazın aranması jeoloji, jeofizik ve petrol mühendisliği dallarının ortak çalışmasını gerektirir. Yeraltı formasyonlarında petrolün ve/veya gazın var olup olmadığı kesin olarak yalnızca "SONDAJ" yapılarak belirlenebilir. Bir petrol veya gaz kuyusunun delinmesi işlemi petrol ve doğal gaz mühendisliğinin bir alt sınıfı olan Sondaj Mühendisliği’nin görev alanına girer.
Petrol veya gaz amaçlı delinen kuyuların pek çoğu petrollü veya gazlı çıkmaz: kuru kuyu adıyla anılır ve terkedilirler.
Petrolün varlığı ve ekonomik olarak üretilebilirliği sondajlarla kanıtlandıktan sonra üretim kuyuları delinerek petrolün yeryüzüne çıkartılması sağlanır. Petrol, yerin derinliklerinde bulunan kayaçların gözenekleri ve çatlakları içerisinden akarak üretim kuyusuna ulaşır. Eğer bulunan petrol ve/veya gaz rezervi ekonomik ise, diğer bir deyişle üretim için yapılacak parasal yatırımı karşılayacak düzeyde ise, o zaman petrol ve gazın üretimi için sahanın geliştirme aşamasına geçilir.
Ancak, bulunan petrol ve/veya gaz rezervi yapılacak parasal yatırımı karşılayamayacak kadar küçük ise, o kuyu petrollü veya gazlı dahi olsa, petrolün varil fiyatı yeterince yüksek düzeye erişene dek (ara verilir) terkedilir.
Petrol aramalarında uzmanların ana hedefinin petrol kapanlarının saptanması olduğu açıktır. Bu nedenle petrol aramaları öncelikle bir jeoloji sorunudur ve özel bilgi ve teknigi gerektirir.
Yeraltındaki petrolün varlığını doğrudan gösteren hiçbir yöntem yoktur.
Petrol aramacılığında ilk evre, hidrokarbonların mevcut olabileceği jeolojik açıdan uygun yerleri tespit etmektir. Bu asamada havadan ve uzaydan çekilmis fotoğraflardan sıklıkla yararlanılır.
Petrol aranacak yörenin öncelikle sedimanter (çökel-tortul ) kayalardan olusması gereğinin yani sira, petrol olusturmus olması muhtemel ana kayanın, olusan petrolün içinde birikebileceği hazne kayanın, hazne kayanın içinde petrolü kapanlayıp, kaybolmasını önleyecek örtü kayanın varlıği  gibi hususlar öncelikle göz önünde bulundurulur.
Ayrıca bölgedeki kaya çesitleri ile bunların yayılıslarının, konumlarının ve jeolojik yaslarının, yerkabugundaki kıvrım ve kırıkların olusturdugu yapısal sekillerin belirlenmesi, kayaların çökelme ortamlarının arastırılması gerekmektedir.
Bütün bu bilgilerin toplanması için koordineli ve entegre bir çalısma gereklidir.
Petrol ve gaz sahalarının bulunmasi için öncelikle jeolojik etütler yapilir.
Bunu yerkabugunun çesitli fiziksel özelliklerini ölçen, basta sismik olmak üzere gravite, manyetik ve rezistivite gibi jeofizik etütler izler.
Yeraltindaki hidrokarbon birikintilerini bulmak için en çok kullanılan yöntem olan sismikte; suni bir kaynaktan yeraltına gönderilen ses dalgalari çesitli kayalardan yansiyarak yeryüzüne döner ve jeofon adi verilen aletlerle kaydedilirler. Bu kayıtlar karmasık bilgisayar programlari ile islenerek yorumlanır ve muhtemel petrol birikintilerinin yerleri tespit edilir. Ancak yeraltindaki bir petrol ve gaz rezervuarinin mevcudiyeti yalnızca kuyu açarak, üretim yapmakla belirlenebilir.
Özetle; jeolojinin laboratuar hizmetleri dahil her dali kullanilarak yapilan çalismalar sonucunda bir bölgenin petrol potansiyeli olumlu görüldüğü takdirde, jeofizik yöntemler yardımıyla petrol kapanı olabilecek noktaların tespiti yapılır ve bütün bunlardan sonra tespit edilen noktaların delinmesi (sondaj) petrol aramacılıgı zincirinin son halkasını olusturur. Yeni bir petrol sahası bulma ümidiyle açılan ilk kuyuya “arama kuyusu” denir. Bu kuyuda petrol veya gaz bulunursa, kuyu “kesif kuyusu” olarak adlandırılır. Kuyuda petrol ve gaz bulunmazsa “kuru kuyu”, yalnızca su alınırsa “sulu kuyu” diye isimlendirilir. Kesif kuyusundan sonra, ayni rezervuar üzerinde kesfi teyit etmek ve sahanin büyüklügünü belirlemek amacıyla açılan kuyulara “tespit kuyusu” denir.

Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek