Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanı

Enerji ihtiyacında kendi kendine yetebilme durumu, bölgedeki ülkeler arasında yeni siyasi ittifakları ve paktların oluşmasını şimdiden tetikledi.Son zamanlardaki en önemli ittifak İsrail, Yunanistan,Mısır ve Kıbrıs Rum Kesimi arasında yapılan ittifaktır.Doğu Akdeniz’de Oluşan Yeni Siyasi Dengeler ,Doğu Akdeniz’deki son gelişmeler etrafında dikkatle değerlendirilmesi gereken hususlardan birisi de bölgede oluşan yeni politik dengelerdir. Söz konusu bu yeni dengeler havza ile ilgili güvenlik anlayışının değişmesine de neden olmaktadır. 
İsrail, Mısır,Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz’de birlikte oluşturmaya çalıştıkları güvenlik çemberi bu durumun en somut örneklerinden birisidir.Bu birlikteliğin merkezinde İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Kesim'inden çıkarak Yunanistan üzerinden Doğu Akdeniz gazını Avrupa pazarına taşıyacak olan Doğu Akdeniz Boru Hattı bulunuyor.İsrail karasularında Leviathan ve Tamar sahalarının kurulması ve ondan daha küçük Kıbrıs Afrodit sahası da İsrail ve Kıbrıs gazının Mısır'ın hali hazırdaki LNG tesisleri ile Avrupa'ya taşınması yeni siyasi ittifak ve müzakerelerin yaşanmasına sebep olacaktır.
İsrail, GKRY ve Yunanistan arasında Türkiye’yi tamamıyla dışarıda bırakacak şekilde yapılanan ilişkilerin bu konjonktürde geliştiği mutlaka hatırda tutulmalıdır. Bu çerçevede, Doğu Akdeniz ile ilgili gelişmelerde Türkiye’nin en büyük sorununun bölgedeki yalnızlığı olduğu söylenebilir. Türkiye bir tedbir olarak söz konusu bölgede tek taraflı MEB ilan edebilir. Ancak atılacak bu adımın sorunları çözeceğini ileri sürmek pek doğru olmayacaktır. Zira Türkiye uluslararası hukukun kendisine tanıdığı ab initio(başlangıçtan beri) ve ipso facto(fiilen) haklarını bölgede saklı tuttuğunu gerekli merciler nezdinde müteaddit defa dile getirmiştir. 
Türkiye bakımından asıl önemli olan Doğu Akdeniz’de, özellikle sorunların yoğunlaştığı Kıbrıs Adası’nın batısında kalan alanda bir ülke ile anlaşarak karşılıklı MEB ilanında bulunmaktır. Bahse konu alanda Türkiye’nin ortak MEB ilanında bulunabileceği en önemli ülke Mısır’dır. Mısır ile anlaşılarak imzalanacak bir sınırlandırma anlaşması, Türkiye’ye bu alanda karşı karşıya kaldığı birçok sorunda avantaj sağlayacaktır. O nedenle Türkiye’nin Mısır ile kopan resmi ilişkilerini bir an önce geliştirmesi ve bu ülkedeki karar mekanizmasını ortak bir MEB ilanında bulunmaya ikna etmesi gerekmektedir. 
Aynı alanda Türkiye’nin anlaşarak ortak MEB ilanında bulunabileceği bir diğer ülke Libya’dır. Türkiye’nin Libya ile ilişkileri görece iyi olsa da Arap Baharı’nın neden olduğu ve tüm bölgeyi etkisi altına alan belirsizliğin Türkiye-Libya ilişkilerini nasıl etkileyeceğini kestirmek pek mümkün görünme-mektedir. Türkiye bir yandan Libya ile ilişkilerini derinleştirmeye çalışırken, diğer yandan Doğu Akdeniz havzasında bir istikrar ortamının oluşmasına katkıda bulunacak politikalar geliştirmelidir.
Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı sınırlandırmalarında sadece Türkiye’nin değil, kıyıdaş diğer bazı ülkelerin de sorunları bulunmaktadır. Buna en güzel örnek Lübnan ile İsrail’in ilan ettikleri MEB alanlarında çakışan ve hala çözüme kavuşturulmamış noktalardır. Türkiye bunun gibi diğer devletler arasında da var olan anlaşmazlıkları, hukuki çerçeveye riayet ederek, diplomatik üslup ve kanallarla uluslararası toplum nezdinde dile getirmelidir. Bir başka deyişle Türkiye, buradaki sınırlandırma sorunlarını uygun ve ikna edici bir dille anlatarak dünya kamuoyuna mal etmelidir.


Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek