2025'TE DOĞU AKDENİZ GAZ POLİTİKASI

Jeopolitik gerginlikler ve çatışan çıkarlar, Doğu Akdeniz'in enerji manzarasını tanımlar. Geniş doğal gaz rezervleri ekonomik potansiyel sunar, ancak örtüşen deniz iddiaları ve devam eden çatışmalar (özellikle İsrail-Lübnan savaşı ve Gazze çatışması) mevcut anlaşmaları ve gelecekteki projeleri tehdit eder. Avrupa Birliği'nin Rus gazına olan bağımlılığı azaltma çabaları başlangıçta bölgeyi önemli bir tedarikçi olarak konumlandırdı, ancak artan istikrarsızlık artık bu hırsları riske atıyor. Temel faktörler arasında çatışmaların gaz arama ve ihracatı üzerindeki etkisi, Türkiye, Mısır ve Katar'ın rolleri, küresel güçlerin ve çokuluslu şirketlerin etkisi ve bölgesel enerji iş birliğine yönelik belirsiz beklentiler yer almaktadır.

Doğal Gaz ve Çatışmanın Kavşağında Bir Bölge

Doğu Akdeniz, bölgenin münhasır ekonomik bölgelerindeki (MEB) geniş doğal gaz rezervlerinin hem ekonomik potansiyel hem de jeopolitik riskler getirmesiyle küresel enerji politikalarının odak noktası olmaya devam ediyor. İsrail, Lübnan, Mısır, Kıbrıs, Türkiye ve Filistin'i kapsayan bölge, örtüşen deniz iddiaları, devam eden çatışmalar ve değişen enerji ittifakları tarafından şekillendirilmeye devam ediyor. 2025'in başlarından itibaren, iki büyük çatışma bölgenin enerji manzarasına yeni bir karmaşıklık katmanı ekledi: İsrail ve Hizbullah arasında uzun süreli bir çatışmaya dönüşen İsrail-Lübnan savaşı ve bölgesel ittifakları ve güvenlik hesaplamalarını zorlayan İsrail'in Gazze'ye savaşı. Bu çatışmalar mevcut enerji anlaşmalarını tehdit ediyor ve ayrıca gelecekteki keşif ve ihracat planları üzerinde belirsizlik yaratıyor. Avrupa Birliği'nin Ukrayna'daki savaşa yanıt olarak Rus gazından ayrılma çabaları, başlangıçta Doğu Akdeniz'i önemli bir alternatif tedarikçi olarak konumlandırdı. Ancak kötüleşen güvenlik durumu, bu hırsları rayından çıkarabilecek istikrarsızlık yarattı.

Jeopolitik ve Yasal Arka Plan: MEB Anlaşmazlıkları ve Çözülemeyen Gerilimler

Doğu Akdeniz'in MEB'lerini yöneten yasal çerçeve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi tarafından şekillendirilmiştir, ancak birçok ulusun sıklıkla diplomatik ve askeri gerginliklere yol açan örtüşen iddiaları vardır. Bu anlaşmazlıklar yalnızca yasal nitelikte olmakla kalmaz, aynı zamanda tarihi şikayetler ve stratejik rekabetlerle de bağlantılıdır. Bölgenin enerji politikaları, jeopolitik gerçeklikleriyle derinden iç içe geçmiştir ve bu da onu enerji arama ve geliştirme için değişken ve öngörülemez bir alan haline getirir.

İsrail-Lübnan: Derin Enerji Etkileri Olan Bir Savaş

ABD'nin aracılık ettiği, Lübnan'ın Kana sahasında gaz arama çalışmalarına başlamasına izin veren ve İsrail'in Karish üzerindeki kontrolünü sürdürmesine olanak tanıyan 2022 İsrail-Lübnan deniz anlaşması şu anda ciddi bir baskı altında. Gazze'deki daha geniş çaplı tırmanışın bir parçası olarak 2024'ün sonlarında patlak veren İsrail-Hizbullah savaşı, bu daha önce kırılgan olan anlaşmayı büyük bir çatışma noktasına dönüştürdü. İsrail'in enerji bakanı, Aralık 2024'te Hizbullah'ın kuzey İsrail'e yönelik saldırılarının Lübnan'ın açık deniz gaz arama haklarının yeniden değerlendirilmesini haklı çıkardığını savunarak deniz anlaşmasının yeniden müzakere edilmesi çağrısında bulundu.

Lübnan için çatışma varoluşsal bir ekonomik tehdit oluşturuyor. KatarEnerji ve Eni'yi de içeren TotalEnergies liderliğindeki konsorsiyum, 2023'te Lübnan sularında keşif sondajına başladı, ancak bulgular sınırlıydı. Devam eden düşmanlıklar daha fazla yatırımı engelledi ve TotalEnergies, Ocak 2025'te kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle Lübnan'daki operasyonlarını yeniden gözden geçirdiğini duyurdu. Savaş ayrıca Lübnan'ın zaten kırılgan olan ekonomisini de bozdu ve ülke ciddi enerji kıtlığı ve çöken bir para birimiyle karşı karşıya kaldı. Gaz arama potansiyeli ekonomik toparlanma için bir umut ışığı sundu, ancak çatışma bu umutları en azından kısa vadede yok etti.

Türkiye - Yunanistan ve Kıbrıs: Uzun Süreli Deniz Rekabeti

Türkiye, Doğu Akdeniz'in bazı kısımları üzerinde hak iddia etmeye devam ediyor ve sık sık Yunanistan ve Kıbrıs'a MEB hakları konusunda meydan okuyor. Türk deniz devriyeleri tartışmalı sularda arttı ve Ankara, 2024'ün sonlarında imzalanan bir deniz anlaşması kapsamında Libya ile enerji iş birliğini genişletti. Bu arada Yunanistan ve Kıbrıs, İsrail ve Mısır ile bağlarını derinleştirerek, Türk hırslarına karşı bir denge unsuru olarak Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na (EMGF) olan bağlılıklarını güçlendirdi.

Türkiye'nin iddialı duruşu, hem Yunanistan hem de Kıbrıs ile ve diğer bölgesel aktörlerle artan gerginliklere yol açtı. Türk hükümeti, bölgenin enerji kaynaklarına ilişkin iddiaları konusunda sesini yükseltti ve eylemleri genellikle komşuları tarafından kışkırtıcı olarak görüldü. Durum, bölgede kendi çıkarları olan Rusya ile Türkiye'nin yakın bağları nedeniyle daha da karmaşık hale geliyor. Türkiye ile komşuları arasındaki devam eden gerginlikler, bölgesel enerji iş birliğini baltalama tehdidinde bulunan istikrarsız bir ortam yarattı.

Mısır: Ekonomik Kargaşaya Yakalanmış Önemli Bir Oyuncu

Mısır, Damietta ve Idku LNG tesislerinin hem Mısır hem de İsrail sahalarından gaz işlemesiyle bölgeden sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatı için merkezi bir merkez olmaya devam ediyor. Ancak, Mısır'ın para birimi devalüasyonu, artan borç ve toplumsal huzursuzlukla işaretlenen derinleşen ekonomik krizi, gaz sektörünün sürdürülebilirliği konusunda endişelere yol açtı.

Mısır başlangıçta İsrail gaz ithalatından faydalanırken, Hizbullah ile çatışma ve İsrail altyapısı etrafındaki istikrarsızlık akışları bozdu ve gaz yeniden ihracatının azalmasına yol açtı. Mısır'ın kendi gaz üretiminin azalması da onu kendi LNG ihracatını azaltmaya zorladı ve bu da daha fazla ekonomik riske yol açtı. Ülkenin ekonomik sıkıntıları, hükümetin yeni gaz sahaları ve altyapısı geliştirmek için gerekli yatırımı çekmesini de zorlaştırdı. Bu zorluklara rağmen Mısır, bölgenin enerji politikalarında önemli bir oyuncu olmaya devam ediyor ve ekonomik krizin üstesinden gelme becerisi, Doğu Akdeniz gazının geleceği açısından önemli sonuçlar doğuracak.

Jeoekonomik Oyun Değiştirici Olarak Gaz Keşifleri - Peki Kimin İçin?

Tamar ve Leviathan sahaları (İsrail), Zohr sahası (Mısır) ve Afrodit ve Glaucus sahaları (Kıbrıs) bölgedeki en önemli gaz keşifleri olmaya devam ediyor. Bu sahaların başlangıçta Doğu Akdeniz'i Avrupa için önemli bir tedarikçi haline getirmesi beklenirken, devam eden jeopolitik istikrarsızlık bu beklentileri zayıflattı.

Ocak 2025 itibarıyla Önemli Gelişmeler:

- İsrail'in açık deniz altyapısı bir güvenlik hedefi haline geldi. Hizbullah, İsrail enerji tesislerine drone ve füze saldırıları düzenleyerek operatörleri Karish sahasındaki üretimi aralıklı olarak askıya almaya zorladı.

- Kıbrıs'ın enerji hedefleri, 2024'teki yeni keşiflere rağmen ihracat altyapısının eksikliği nedeniyle kısıtlanmaya devam ediyor. Adada hala bir LNG tesisi yok, bu da komşu ülkelerle boru hattı anlaşmalarına bağımlı olduğu anlamına geliyor.

- Mısır, başlangıçta kendisini büyük bir Avrupa tedarikçisi olarak konumlandırmasına rağmen, düşen üretim ve artan iç talep nedeniyle LNG ihracatını azalttı.

Bölge Potansiyelini Gerçekleştirecek mi?

Bölgenin büyük gaz rezervlerine rağmen, siyasi istikrarsızlık ve güvenlik riskleri uzun vadeli yatırımları caydırmaya devam ediyor. Rus gazını değiştirme çabalarının devam etmesi nedeniyle Avrupa talebi güçlü kalırken, şirketlerin oldukça değişken bir bölgeye yatırım yapmak için milyarlarca dolar riske edip etmeyecekleri sorusu hala ortada duruyor. Bölgedeki devam eden çatışmalar, şirketlerin uzun vadeli projelere taahhüt vermesini zorlaştıran bir belirsizlik ortamı yaratırken, Kıbrıs gibi bazı bölgelerdeki altyapı eksikliği durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Doğu Akdeniz Gazının Geleceği: Belirsiz Bir Yol Haritası

İsrail-Lübnan ve Gazze'deki devam eden çatışmalar, deniz anlaşmazlıkları ve değişen ittifaklar ile Doğu Akdeniz gazının geleceği belirsizliğini koruyor. Aşağıdaki faktörler bölgenin enerji potansiyelinden tam olarak yararlanıp yararlanamayacağını belirleyecek:

- Güvenlik Riskleri: Hizbullah'ın İsrail'in enerji altyapısına yönelik saldırılarının yeniden başlaması gibi olası olmayan ancak yine de mümkün bir senaryoda, yabancı yatırımcılar geri çekilebilir ve bu da bölgesel gaz üretimini etkileyebilir.

- Avrupa Talebi: Avrupa hala Rus gazına alternatifler ararken, artan istikrarsızlık AB'yi başka yerlerde daha güvenilir tedarikçiler aramaya zorlayabilir.

- Mısır'ın Ekonomik İstikrarı: Mısır'ın LNG ihracat merkezi statüsünü sürdürebilme yeteneği, ekonomik krizinin çözülmesine bağlı olacaktır.

- Türkiye'nin Hırsları: Türkiye'nin deniz anlaşmazlıklarındaki artan iddialılığı bölgesel enerji iş birliğini bozabilir.





Comments

Popular posts from this blog

Yunan’ın Türk Korkusuyla Giriştiği İtalya ve Mısır Anlaşmalarındaki Hüsranı

CAPEX - OPEX nedir? CAPEX ve OPEX arasındaki fark nedir?

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve GKRY ile müzakere edeceği bir konu yoktur.