Meis Adası, coğrafi alanının 4.000 katı deniz alanı oluşturamaz..

Meis Adası, coğrafi alanının 4.000 katı deniz alanı oluşturamaz...
UAD ve hakem mahkemeleri adaların KAPALI/YARI KAPALI denizlerde 200 deniz mili tam MEB'ye sahip olamayacağına, Adalara, anakaradan uzakta daha büyük bir bölgenin parçasıysa, veya ters tarafta ise ya 12 millik azaltılmış bir alan verilmesi ya da hiç verilmemesi gerektiğine dair kararlar vermiştir.
Bu alanda, kıyı devleti, kendi topraklarında veya karasularında meydana gelen 'gümrük, mali, göç veya sağlık yasalarının ve yönetmeliklerinin ihlalini' önleyebilir ve cezalandırabilir (1982 BMDHS, Madde 33)
Yunanistan, Meis Adası'nın kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge haklarına sahip olduğunu iddia etmektedir.
Meis Adası Türkiye'nin 12 mil karasularında yer almaktadır ve Yunanistan'ın argümanlarına göre ada, kendisinden 4.000 kat daha büyük bir deniz bölgesi yaratıyor. Bu durum uluslararası hukuk açısından meşru mu?
1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, adaların kıta sahanlığına sahip olduğuna atıfta bulunsa da, bu her koşulda geçerli olan evrensel bir kural değildir. UAD, adaların deniz yargı yetkisine ilişkin çeşitli kararlarında birkaç yol gösterici yorum yapmıştır. Öte yandan, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, bir ülkenin tamamı bir takımada ise, adaları temelinde deniz yargı yetkisini kurma hakkına sahip olduğunu kabul eder. Dolayısıyla, her koşulda uygulanacak bir kural değildir ve anakarası olan bir ülkenin adaları nedeniyle deniz yargı yetkisi bölgeleri kurmasına izin vermez. UAD'nin birçok kararında ortaya çıktığı gibi, anakaranın doğal uzantısı içindeki adaların kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölge hakları yoktur. Dahası, Yunanistan hükümeti bunu kabul etmiştir. İtalya ile deniz sınırları konusunda yaptığı anlaşmada, İyon Denizi'ndeki egemenliği altındaki adalar için böyle bir iddiada bulunmamıştır.
UAD, bugüne kadar Meis Adası'nı çevreleyen uyuşmazlıklara benzer şekilde Türkiye'nin görüşlerini destekleyen yorumlarda bulunmuştur. Akla gelen ilk kararlar 1977'de İngiltere ile Fransa, 1984'te Malta ile Libya ve 2012'de Nikaragua ile Kolombiya arasındaki davalardır. Dolayısıyla Meis'in münhasır ekonomik bölgeden veya kıta sahanlığından kaynaklanan deniz yargı yetkisine sahip olması mümkün değildir. Benzer coğrafi özelliklere sahip bölgelerdeki devletler arasındaki anlaşmalar ve uluslararası mahkeme ve tahkim kararları Türkiye'nin pozisyonunu desteklemektedir.
Adaların "istisnasız ve koşulsuz" kıta sahanlığının olduğunu savunan Yunanistan ve GKRY, münhasır ekonomik bölge (MEB) hakkı bulunduğunu iddia ediyor. Bu durumda, kıta sahanlığı ve MEB sınırlandırılmasının ana karalar ile adalar arasında da istisnasız olarak "eşit uzaklık" ilkesine göre yapılması, dolayısıyla adalara her şartta "tam etki" tanınması gerektiği öne sürülüyor. Yunanistan, taleplerini 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (UNCLOS) 121'inci maddesine dayandırıyor. Türkiye'nin taraf olmadığı sözleşmenin söz konusu maddesi, adaların da ana karalar gibi kıta sahanlığına ve münhasır ekonomik bölgeye sahip olabileceğini öngörüyor. Diğer taraftan, aynı sözleşmenin 74. ve 83. maddeleri ise kıyıları birbirine karşılıklı veya bitişik olan devletler arasında deniz yetki alanlarının anlaşmalar yoluyla ve hakkaniyete uygun olarak sınırlandırılması gerektiğini söylüyor. Esasen hakkaniyet ilkesi uluslararası teamül hukukunun da en temel ve öncelikli ilkeleri arasında bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye, yarı kapalı ve görece dar bir deniz olan Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı ve MEB sınırlandırılmasında her şeyden evvel hakkaniyet ilkesinin temel alınması gerektiğini savunuyor. Adalarla ilgili ise Türkiye "konum, cephe uzunlukları, ana karaların kıyı projeksiyonları üzerinde kesme etkisi" gibi özel durumların tamamının göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret ediyor.
Sonuç olarak, adil bir anlaşmaya iki şekilde varılabilir: Ya Meis Adası'nın deniz yargı yetkisi oluşturmadığı kabul edilecek ya da bu konudaki hakları varsa sınırlandırılacak, kapsamları çok sınırlı hale getirilecektir.
UA Adalet Divanı ve Hakem Mahkemeleri kararlarına aykırı şekilde adalarına Münhasır Ekonomik Bölge tanımlamaya çalışan Yunanistan ile Doğu Akdeniz’de müzakere edilecek herhangi deniz yetki alanları paylaşımı bağlamında müzakere edilecek bir husus yoktur. Çünkü Yunanistan'ın MEB'in temelini oluşturan Akdeniz'e kıyısı bulunmamaktadır.





Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Yunan’ın Türk Korkusuyla Giriştiği İtalya ve Mısır Anlaşmalarındaki Hüsranı

Rezerv nedir, Rezerv ne demek?