AB, Doğu Akdeniz Doğal Gaz Ekosistemi ve Siyasi Gerilimler

Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki kimlik temelli düşmanlık, potansiyel bir oyun değiştiricinin sahaya girmesiyle paradigma değişimine uğradı(Kıbrıs açıklarında doğal gaz keşfi) Doğal gaz tedarikiyle ilgili müzakereler yalnızca bir çatışma kaynağı olarak hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda böyle bir çatışmanın çözümü için bir araç da oluşturamaz. Doğal gaz tedariklerinin siyasi müzakerelerin bir aracı olamayacağı, Kıbrıs etrafindaki mevcut doğal gaz bulgularının Kıbrıs sorununun çözümüne hiçbir katkıda bulunamayacağını değerlendirmekteyim.

Bunu yaparken(a) Kıbrıs ihtilafının tarihsel analizi, (b) Kıbrıs ihtilafının haritalanması, (c) bölgedeki doğal gaz açısından mevcut piyasa gelişimi üzerinde durmakta ve buna bağlı olarak (d) yeni keşfedilen rezervlerin Kıbrıs'taki Türkler ve Rumlar veya Türkiye ve Yunanistan dahil diğer taraflar arasındaki diyaloğun geliştirilmesine katkıda bulunamayacağını ortaya koymaktadır.

Keşifsel araştırmanın sonuçları, Afrodit sahasında ve diğer bloklarda şu ana kadar bulunan doğal gaz rezervlerinin miktarının oyunun kurallarını değiştiremeyeceğini ortaya koymaktadır. 

Bunun iki ana nedeni vardır. Birincisi, Afrodit sahasındaki ve diğer bloklarda keşfedildiği iddia edilen doğal gazın toplam miktarı, daha geniş AB pazarındaki veya hatta bölgesel pazardaki herhangi bir talebi karşılayamayacak kadar düşüktür. İkincisi, rezervlerin tahmini parasal değeri, Kıbrıs ihtilafının çözümsüzlüğüne, uzamasına ve köklü olmasına karşı koymak için yetersizdir.

AB, daha verimli bir devletlerarası işbirliğinin, bölgedeki hiçbir ülkenin tek başına altından kalkamayacağı  dogal gaz kaynağı araştırma ve işletme faaliyetlerinin maliyetlerini azaltamayağını savunmaktadır. AB, doğal gazın uluslararası ilişkilerin kritik bir bileşeni olarak konumlandırıyor çünkü  doğal gaz hem uluslar arasındaki iş birliğinin itici gücü hem de çatışma ve savaş kaynağı olmuştur. AB, Doğu Akdeniz'deki doğal gaz kaynakları ve eğilimlerine genel bir bakış sunarak, gerginliklerin gazın üretilmesi üzerindeki etkisini, AB ve Türkiye'nin rolünü ve bölgesel iş birliği olanaklarını tartışıyor.

Doğu Akdeniz açıklarındaki gaz miktarının, doğal gaz fiyatlarının evriminin, Türkiye-İsrail siyasi ilişkisinin, Türkiye-Mısır ikili bağlarının, Kıbrıs-Mısır-İsrail iş birliğinin ve Türk ekonomisinin büyüme performansının, AB-Türkiye ilişkilerini çatışmaya, yakınlaşmaya veya iş birliğine yönlendirecek ana itici güçleri olduğunu tespit ediyor. 

Bölgenin hidrokarbon potansiyeli yüksek ancak bu kaynaklar değerlendirilmediği sürece pek bir şey ifade etmeyecektir. Bölgesel pazarlar, üreticilere nispeten düşük başlangıç yatırımlarıyla hızlı ekonomik geri dönüşler sunuyor. Bununla birlikte, bölgedeki çözümlenmemiş çatışmalar ve tarihi husumetler nedeniyle gaz anlaşmalarının siyasi dinamikleri karmaşık.

Doğu Akdeniz gaz ekosistemi için önemli bir sorun, alt bölgeden boru hattı eksikliği ve Mısır'daki sınırlı gaz sıvılaştırma kapasitelerine bağımlılıktır. Bölgesel pazarlarının hacmi ve gaz anlaşmalarının siyasi riskleri göz önüne alındığında İsrail ve diğerler rezerv sahiplerinin ihracat portföylerini çeşitlendirme yollarını aramaları şaşırtıcı değil. En cazip pazarlar ise Türkiye ve Avrupa Birliği. 

Doğal gaz kaynaklarının ve eğilimlerinin barışı ve iş birliğini destekleyen bölgelerarası bir dinamik yaratıp yaratmayacağı veya istikrarsızlaştırıcı faktörler olup olmayacağı sorusu, ortaya çıkan bölgesel siyasi ortamı anlamak için önemlidir. Aynı zamanda, doğal gaz dinamiklerinin bölge içi düzeni nasıl etkilediğinin değerlendirilmesinde, Kıbrıs sorunu da dahil olmak üzere devam eden jeopolitik anlaşmazlıklar ve Türkiye ile İsrail ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki gibi sıkıntılı ikili ilişkilerle işaretlenen mevcut durumun dikkate alınması gerektiğine inanmaktadır.

Piyasa koşulları Akdeniz gazının cazibesini azaltırken, bölgedeki siyasi belirsizlikler riski artırıyor. Belirsizliğin temel kaynağı bölgede yaşanan deniz yetki sahaları ve egemenlik çatışmaları. Hidrokarbon aramalarında bazı kıyı devletleri münhasır ekonomik bölgeleri (MEB) sınırlandırmak için ikili anlaşmalar imzalama yoluna gittiler. Fakat imzalanan farklı anlaşmalar birbirleriyle çeliştiği veya üçüncü tarafların haklarına tecavüz ettiği ölçüde çatışmaları derinleştirmekten başka bir işe yaramadı.

Akdeniz’in doğal gaz rezervleri bölgesel rekabetleri alevlendirmeye devam ediyor. Doğal kaynakların devletler arası işbirliğini teşvik edeceği beklentilerinin aksine doğal gaz keşifleri bölgedeki ihtilafları şiddetlendirdi ve yeni gerginlikler yarattı. Gaz keşiflerinin teşvik ettiği ekonomik ortaklıklar politik-askeri ittifaklara evirildikçe, Akdeniz’deki rekabet görünür şekilde jeopolitik hale geldi. 

7 Ekim'den sonra ne değişti?

7 Ekim Gazze saldırılardan 3 gün sonra İsrail Enerji Bakanlığı yaptığı açıklamada, güney kıyısındaki Tamar doğal gaz sahasındaki üretimi geçici olarak askıya aldığını ve ihtiyaçlarını karşılamak için alternatif yakıt kaynakları arayacaklarını duyurdu. Bu durumun İsrail-Mısır arasında imzalanan doğal gaz anlaşmalarına olumsuz yansıması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü İsrail ham doğal gaz ihracatı yapamamasından ötürü Mısır ile işbirliği imkanlarına muhtaç görünüyor. Ancak Gazze saldırılarından dolayı İsrail’in Mısır’a yaptığı doğal gaz ihracatı %60'lara geriledi.

Gazze'deki savaşın Doğu Akdeniz'deki gaz sahalarının gelecekteki gelişimi üzerinde de uzun vadeli sonuçları olacağı söylenebilir. Amerikan enerji devi Chevron ve diğer şirketler, Tamar ve Leviathan sahalarındaki çalışmalarını daha da genişletmeyi planlıyor. Özellikle, Mısır'a ek boru hatlarının yanı sıra, Leviathan sahası için yüzen sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tesisinin de Mısır üzerinden kurulacak olması ulaşıma dayanıklı potansiyel LNG ihracat kanallarını da beraberinde getiriyor.




Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Yunan’ın Türk Korkusuyla Giriştiği İtalya ve Mısır Anlaşmalarındaki Hüsranı

Rezerv nedir, Rezerv ne demek?