BMDHS'nin 121(3)Maddesi

Türkiye, Doğu Akdeniz'de baskın kesintisiz kıyı şeridine sahip bir anakara devletidir. Her önemli denizcilik kararında, anakara kıyıları birincil referans çizgisini oluşturur. Bu bir görüş değil, tutarlı bir içtihattır. Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı (UAD 1969) davasında Mahkeme, hakkaniyetin, ilgili koşulların ve orantılılığın herhangi bir mekanik eşit mesafeye üstün geldiğini açıkça belirtmiştir. Daha küçük unsurların bir anakaranın doğal izdüşümünü bozmasına izin veremezsiniz.
İnsanlar, aslında ne dediğini anlamadan "BMDHS" diye bağırmaya devam ediyor.
BMDHS'nin 121. Maddesi, adaların MEB oluşturduğunu kabul eder, ancak 121(3) Maddesi, yerleşime olanak sağlamayan kayaları ve küçük unsurları sınırlar. Adalar geçerli olsa bile, BMDHS bir sınırlandırma anlaşmazlığında tam etkiyi garanti etmez. Hakkaniyet yine de sonucu belirler.
Her önemli dava bunu kanıtlar:
Libya-Malta (1985) → küçük unsurlar azaltıldı.
Romanya-Ukrayna (2009) → Yılan Adası'na orantısız derecede küçük etki verildi.
Bangladeş-Myanmar (2012) → içbükey kıyılar ve kesme etkileri düzeltildi.
Nikaragua-Kolombiya (2012) → adalar, adaletsiz bir sonucu önlemek için ayarlandı.
Bu önemlidir çünkü Yunanistan, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (BMDHS) IV. Kısmı (46-54. Maddeler) uyarınca bir takımada devleti değildir. Yalnızca Endonezya veya Filipinler gibi devletler bu haktan yararlanabilir. Yunanistan, dağınık ada sisteminin tamamını tek bir devasa takımada temel çizgisi altına çekemez. Adaları olan bir anakara devleti olarak kalır ve bu adalar, adaletli sonucu bozduklarında azaltılmış etkiye tabidir. Kastellorizo ​​mükemmel bir örnektir: Türkiye'den 2 km, Atina'dan 570 km uzaklıktadır. Hiçbir mahkeme, Anadolu sahanlığını tıkayan 200 deniz mililik bir bariyer oluşturmasına asla izin vermez.
Yunanistan'ın maksimalist iddiaları, bir "takımada devleti" olduğu tezine dayanmaktadır. BMDHS'nin 46. maddesi, "bir ülkenin adalar üzerinde tam yargı yetkisine sahip olması için bir takımadadan oluşması" gerektiğini, yani yalnızca adalardan oluşan bir ülke olması gerektiğini belirtir.
400 milden daha dar denizlerde, adalar da anakaranın kıta sahanlığı içinde olduğundan, anakaranın kıta sahanlığı geçerlidir.
Yunanistan, karasularını Girit ve Rodos adaları arasında düz bir çizgi çekerek belirler ve adalar arasında deniz yokmuş gibi keyfi olarak MEB'ini belirlemiştir.
Uluslararası hukuka göre, anakarasından uzakta, karşı taraftaki devlete yakın olan adaların deniz sınırları üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Anakaradan 200 milden daha az uzaklıktaki adalar tam bir MEB oluşturmaz; yani anakaranın MEB alanına dahildirler; üzerinde ayrı bir kıyı şeridi veya MEB oluşturamazlar.
Bir ülkenin "Ada Devleti" olarak kabul edilebilmesi için tamamen veya büyük ölçüde adalardan oluşması gerekir. Yunanistan, ANA KARASI OLAN BİR YARIMADADIR: Uluslararası hukukta, bir ana kara ülkesinin, egemenliği altındaki adaların karasuları dışında, kıta sahanlığı veya MEB'i yoktur.
Yunanistan'ın, adanın bir kısmını "ana kara" olarak kabul eden mesafe ilkesine dayalı açıklamalarının uluslararası hukukta hiçbir dayanağı yoktur.
Yunan adaları Türkiye-Libya kıyı projeksiyonuyla kesişemez ve ana karalar arasındaki orta çizginin karşı/yanlış tarafında bulunan Yunan adaları Türkiye'nin kıta sahanlığıyla kesişemez ve ayrıca ANADOLU anakara kütlesiyle kıyaslanamayacak kadar küçüktür, kıta sahanlığı/münhasır ekonomik bölge oluşturamaz.
Ege'deki adaların etrafında kıta sahanlığı hakkı bulunmamaktadır. 1977 yılından bu yana, açılan uyuşmazlıklar sonucunda adaların deniz hakları konusunda sekiz ayrı karar alınmıştır. Deniz hukukuna göre, adaların "Anakara" devletleri arasındaki anlaşmalarda söz hakkı bulunmamaktadır.
Adaların kıta sahanlığı ve MEB hakları olmasına rağmen, "anakara denize hakimdir" ilkesi, hakça paylaşım ilkesinin temelini oluşturmaktadır. Deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin metodoloji, Adalet Divanı ve Tahkim Mahkemesi kararlarının yanı sıra Deniz Hukuku'nun da bir sonucu olarak geliştirilmiştir. Deniz sınırlarının belirlenmesinde hakkaniyet, eşit mesafe, orantılılık, coğrafi üstünlük, ihlalsizlik ve özel ve insani koşullar dikkate alınmalıdır.
Yunanistan'ın Girit ve Rodos adaları arasında, sanki deniz yokmuş gibi bir karasuları sınırı belirlemesi ve MEB'i bu hat boyunca çizmesi uluslararası deniz hukukuna aykırıdır ve ihlal teşkil etmektedir. Bu nedenle, Yunanistan ile Mısır arasındaki Deniz Yetki Alanı Sınırlandırma Anlaşması geçersizdir.
Endonezya, Sri Lanka, Küba, Japonya ve Filipinler gibi çeşitli örnekler Birleşmiş Milletler tarafından belgelenmiştir.
BMDHS, Uluslararası Adalet Divanı veya Tahkim Mahkemesi'nde Yunanistan'ı "Ada Devleti" yapacak bir ilke veya karar bulunmamaktadır.
Yunanistan'ın Mısır ile bir MEB anlaşması imzalamasının meşru veya yasal bir dayanağı yoktur:
Adaların karşıt kıyılarına bir adanın girip deniz yetki alanını kesemeyeceği, eşitlik, orantılılık, kapalı olmama ve coğrafi üstünlük ilkelerine dayanmaktadır.
1- Girit, Rodos, Kerpe ve Kastellorizo ​​"takımada" değildir. Yunan anakarasına ait adalar oldukları için MEB oluşturmak üzere kıyı şeridi oluşturamazlar.
2- Üçüncü bir ülke Türkiye-Libya kıyı projeksiyonunu kesemez ve iki anakaranın önündeki başka bir ada Türkiye-Libya kıyı projeksiyonunu bloke edip haklarını gasp edemez. Yunanistan, Girit, Kerpe, Rodos ve Meis hattını ilgili kıyısı olarak kabul ederek Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den dışlamaya çalışmaktadır. Yunanistan'ın, bir hattan uzaklık ilkesine, ortanca çizgilere ve bu adaları "anakara" olarak kabul etme iddiasının uluslararası deniz hukukunda hiçbir dayanağı yoktur.
Türkiye, 2.280 km ile Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahiptir. İlgili yargı ve tahkim kararları, herhangi bir sınırlandırma sürecinde, uygun ilkelerin seçilebileceği bir dizi hakkaniyet ilkesinin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu kararlarda vurgulanan ilke, "coğrafyanın önceliği" ilkesidir.
Coğrafya kavramı, iki ülke arasında sınırlandırmaya tabi olan alan içindeki anakara coğrafyasını ifade eder. En önemli coğrafi unsur, anakara kıyı şeridinin uzunluğudur. Uluslararası Adalet Divanı, Kuzey Denizi Davaları kararında, "coğrafyanın yeniden şekillendirilmesinin söz konusu olmadığını" belirtmiştir.
BMDHS adalara tam etki hakkı tanırken, bugüne kadar Uluslararası Mahkemelere sunulan davalar anakara devletlerinin adalarına tam etki hakkı tanımamıştır.
Yunanistan'ın iç hukukunda, tüm adalara tam etki hakkı tanıyan bir orta sınır çizgisi bulunmaktadır. Bu yasalar, deniz sınırını yalnızca orta çizgiye dayanarak tanımlamak ve komşu devletleri dikkate almadan hakkaniyetli bir deniz sınırı oluşturmak mümkün olmadığından, Uluslararası Adalet Divanı hukukuna temelden aykırıdır. Bu durum, ortak çizginin zorunlu bir ilke olmaması nedeniyle, 1982 Sözleşmesi'nin 74(1) ve 83(1) maddelerini ihlal etmektedir. Yunanistan, Doğu Akdeniz'deki özel koşulları bile dikkate almadan adalara tam etki hakkı tanıyarak kendisini bir takımada devleti olarak görmektedir.
Türkiye ve Libya, müzakereler yoluyla sınırlarını barışçıl bir şekilde belirlemiş ve dış bir kıta sınırı çizmiştir. Dolayısıyla Türkiye, 2.280 kilometrelik kıyı şeridine sahip Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklarını kullanmıştır. 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, uluslararası hukuk ve BM Sözleşmesi'nin 102. maddesi uyarınca, iki egemen devlet olarak Türkiye ve Libya, 30 Eylül 2020 tarihinde yürürlüğe giren bir deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmasıyla kendi kıta sahanlıklarını ve münhasır ekonomik bölgelerini tescil ettirmişlerdir. Söz konusu anlaşmanın BM nezdinde tescili, uluslararası hukuka uygun adımların bir sonucudur.
Yunanistan, önce İtalya, ardından Mısır ile imzaladığı sınırlandırma anlaşmalarında büyük bir hata yaptı. İtalya ile yapılan anlaşmada "adalar üzerinde tam nüfuz" iddiasından vazgeçen Yunanistan, Mısır ile yapılan anlaşmada da bu iddiasından vazgeçtiğini yineledi.
Her şeyden önce Yunanistan, bir ada devleti olduğu ve tüm adalarının kendi MEB'ini oluşturduğu iddiasından vazgeçti.
Yunanistan ile Mısır arasındaki anlaşmada sınır, 26° 00' 00" Doğu boylamı ile 27° 59' 02" Doğu boylamı arasında uzanıyor. Mısır, bu anlaşmada Kastellorizo ​​​​adasını tamamen görmezden geldi. Rodos'a %50 nüfuz hakkı verildi ve Yunanistan, Rodos'a yarı nüfuz hakkı vermeyi ve Kastellorizo ​​​​adasını karasularıyla çevrelemeyi zımnen kabul ederek doğu sınırı olarak 27° 59' 02" Doğu'yu kabul etti.
Daha da önemlisi, bu anlaşma, Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında bir sınırlandırma anlaşması olasılığını fiilen ortadan kaldırıyor.






Comments

Popular posts from this blog

KKTC’nin ve/veya “Kıbrıs Türk Devleti”nin Doğu Akdeniz'de ruhsat sahaları

Türkiye ve KKTC, BMDHS taraf olmamasına rağmen Münhasır Ekonomik Bölge ilan etme hakkına sahiptir.

Doğal Gaz Kaynakları ve Transfer Rotaları Bağlamında Doğu Akdeniz