Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan meselesi anlaşılmıştır!
Sosyal medyada Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın AB ile anlaşma yaparak KKTC’yi tanımayacaklarını ilan ettiği yönündeki yalan haberin paylaşılmasının bariz bir taktiksel hareket olmasına rağmen analistlerin bunu duygusal suçlayıcı bir yorumla değerlendirmesi beni şaşırttı.
Peki, SORUYORUM: Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan, AB ile imzaladıkları anlaşma kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımayacaklarını beyan etti mi?
CEVAPLIYORUM: HAYIR...
Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın AB ile imzaladıkları bir anlaşma kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayacaklarını açıkça beyan ettiklerine dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Nisan 2025’te Semerkant’ta düzenlenen AB-Orta Asya Zirvesi’nde, bu ülkelerin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile diplomatik ilişkileri güçlendirme adımları attığı ve BM’nin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılıklarını ifade ettikleri bilinmektedir. Bu kararlar, KKTC’nin tanınmamasını ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adanın tek meşru hükümeti olarak kabul edilmesini öngörür. Ancak, KKTC’yi tanımama konusunda spesifik bir anlaşma veya ortak bir beyanat açıkça belirtilmemiştir.
Bu durum, daha çok AB ile ekonomik ve stratejik işbirliğini artırma çabalarının bir parçası olarak, bu ülkelerin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (Kıbrıs Cumhuriyeti) büyükelçi atama kararlarıyla ilişkilendirilmektedir. Örneğin, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın GKRY’ye büyükelçi atadığı rapor edilmiştir, ancak Kırgızistan’ın bu yönde bir adımı olduğuna dair net bilgi yoktur. Bu gelişmeler, AB’nin 12 milyar Euro’luk yatırım vaatleriyle bağlantılı olarak değerlendirilse de, KKTC’yi tanımama yönünde açık bir anlaşma metni kamuoyuyla paylaşılmamıştır.
Özetle, bu ülkeler BM kararlarına uyum göstererek KKTC’yi tanımıyor, ancak AB ile yapılan anlaşmalarda KKTC’yi tanımamaya yönelik özel bir madde veya beyan olduğu iddiası doğrulanmış değildir.
Şimdi Türkiyenin bu işe neden ses çıkarmadığını anladık mı.?
Olay çok büyük: "Orta Koridor" bir mega proje. Türkiye ve AB koridorla ilgili birçok ortak çıkar paylaşıyor.
Bariz bir taktiksel hareket olmasına rağmen duygusal suçlayıcı yorumlardan uzak durulmalı. Kıbrıs sorununu şimdilik taktiksel bir hamle olarak bir kenara koydular. Yani, kimse kimseye ihanet etmiyor.
AB, ABD-Rus ortaklığına karşı ÇİN'le ve bölge ülkeleri ile bağlarını güçlendirmek istiyor. 2027 yılına kadar 300 milyar €'luk ulaşım & altyapı yatırımları yapılacak Türkiye bu ulaşım ağının tam merkezinde.
AB'nin Orta Asya bağlantısına 12 milyar Eurodan fazla taahhütte bulunması aslında Türkiye'nin kaynak kısıtlamalarını tamamlıyor. Türkiye tek başına Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'daki tüm gerekli yükseltmeleri finanse edemez. Ancak AB ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası parası aktığında, koridor iyileştirmeleri daha hızlı gerçekleşiyor.
Peki Sosyal medyada neden bu yalan haberi paylaşıyorlar?
Sosyal medyada Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın AB ile anlaşma yaparak KKTC’yi tanımayacaklarını ilan ettiği yönündeki yalan haberin paylaşılmasının birkaç olası nedeni olabilir:
Duygusal Tepki ve Dikkat Çekme: KKTC’nin tanınması, Türk dünyasında hassas bir konu. Bu tür iddialar, özellikle Türkiye ve KKTC’ye duygusal olarak bağlı kesimlerde güçlü tepkiler uyandırabilir. Yalan haberler, öfke veya hayal kırıklığı gibi duyguları tetikleyerek daha fazla paylaşım ve etkileşim alır. Sosyal medya algoritmaları da bu tür içeriklerin yayılmasını hızlandırır.
Dezenformasyon ve Manipülasyon: Bazı aktörler, bu tür yalan haberleri kasıtlı olarak yayarak siyasi veya ideolojik amaçlar peşinde koşabilir. Örneğin, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) birliğini sorgulatmak, Türkiye’nin bölgesel etkisini zayıflatmak veya AB-Orta Asya ilişkilerini abartılı bir şekilde tartışmaya açmak isteyen gruplar bu tür iddiaları kullanabilir. Nisan 2025’teki AB-Orta Asya Zirvesi’nde ekonomik işbirliği ön plandayken, KKTC konusunun çarpıtılması bu bağlamda manipülatif bir hamle olabilir.
Bilgi Eksikliği ve Yanlış Yorumlama: Zirvede Güney Kıbrıs’a büyükelçi atanması gibi adımlar, bazı kişiler tarafından yanlış yorumlanarak “KKTC’yi tanımama anlaşması” gibi abartılı bir iddiaya dönüştürülmüş olabilir. Sosyal medyada bağlamdan kopuk veya eksik bilgiler hızla yayılır ve gerçeklikten uzak bir anlatıya dönüşebilir.
Teyit Edilmemiş Kaynaklara Güven: Sosyal medya kullanıcıları, genellikle haberleri teyit etmeden paylaşır. Birkaç etkili hesabın bu iddiayı paylaşması, güvenilirlik sorgulanmadan geniş kitlelere ulaşmasına neden olur. Nisan 2025’te bu konuyla ilgili sosyal medyada dolaşan bazı paylaşımlar, resmi kaynaklara dayanmadan bu algıyı körüklemiş görünüyor.
Bu tür yalan haberler, sosyal medyanın hızlı ve kontrolsüz doğasından beslenir. Gerçekte, AB ile yapılan zirve ekonomik ve ticari işbirliğine odaklanmış olup KKTC’yi tanımama yönünde açık bir anlaşma veya beyan içermemektedir. Kullanıcıların bu tür iddialara temkinli yaklaşması ve resmi kaynaklardan doğrulama yapması kritik önem taşır.
Dip Not
Türkistan neden Avrupa Birliği'ne yanaşıyor?
Türkiye neden buna izin veriyor?
Ticaret yolları!!
Trans-Hazar Koridoru (Orta Koridor): Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Rotası -genellikle "Orta Koridor" olarak adlandırılır- Hazar Denizi ve Avrasya'nın kalbi üzerinden Doğu Asya'yı Avrupa'ya bağlayan geniş, çok modlu bir transit koridorudur.
Tam uzunluğu yaklaşık 6.500-7.000 km'dir, Çin'den Orta Asya'ya (Kazakistan veya Türkmenistan üzerinden Özbekistan'a) geçer, ardından Hazar Denizi'ni feribotla geçerek Güney Kafkasya'ya (Azerbaycan ve Gürcistan) ve Türkiye'ye ve en sonunda Avrupa'ya gider.
Türkiye her iki dünyanın da en iyisini elde ediyor: Koridor Avrupa parası ve Orta Asya'nın siyasi desteğiyle inşa ediliyor, Türkiye ise ortaya çıkan ticaret akışından ve bölgesel bağlantıdan otomatik olarak kazanç sağlıyor.
Uzman gözlemciler, mega projenin başarısı için ortak Avrupa ve Türkiye katılımının "gerekli" olduğunu vurguluyor.
Global Gateway yatırımı ayrıca Türkiye'nin Orta Asya'da daha fazla altyapıya yönelik uzun süredir devam eden çağrısıyla da örtüşüyor, Türkiye'nin tek başına (AB'den daha sınırlı bir kalkınma bankası kapasitesiyle) ölçekte sağlayamayacağı bir şey.
Bu anlamda, Türkiye Brüksel'de Orta Asya taşımacılığı için 10 milyar dolardan fazla taahhütte bulunulmasından oldukça memnundur; bu, Türkiye'nin beslediği Orta Koridor hayalinin gerçekleşmesini hızlandırır.
AB, Orta Asya ülkelerine 12 milyar euro yatırım sözü verdi, ancak Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan, büyükelçiler atayarak ve karşılığında BM Güvenlik Konseyi'nin 541 ve 550 sayılı Kararlarını onaylayarak Kıbrıs Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkiler kurmak zorunda kaldı.
Türk ve Avrupa çıkarları bu konuda güçlü bir şekilde birleşiyor. Amerikan dış politika düşünce kuruluşundaki kıdemli bir araştırmacı, koridorda Avrupa ve Türk kurumlarının koordinasyonunun Avrasya'da tüm taraflar için faydalı bir dengeleyici etki yaratacağını belirtti. Bu "kazan-kazan-kazan" senaryosu Türkiye'nin durumunu uygun bir şekilde anlatıyor; Türkiye gelişmiş bir koridor elde ederek ve merkez statüsünü sağlamlaştırarak kazanıyor; Orta Asya daha fazla erişimle kazanıyor; ve AB Türkiye'de yeni bir rota ve ortak sağlayarak kazanıyor.
Dolaylı Ticaret Avantajları: Belki de en önemlisi, Türkiye'nin gelişmiş bağlantısı milyarlarca dolarlık yeni ticareti kolaylaştıracak. Orta Asya'ya daha kolay erişim, Türk ihracatçılarının o bölgedeki pazar paylarını önemli ölçüde artırabileceği anlamına geliyor.
Daha hızlı kara yolu ticaretini mümkün kılarak Orta Koridor, Türkiye'nin Orta Asya/Kafkasya'ya ihracatını on yıl içinde tahmini %50-100 oranında artırmaya yardımcı olabilir (örneğin 2022'de ~11 milyar dolardan 2030'ların başında potansiyel olarak 20 milyar doların üzerine).
Bu, Türk şirketleri için daha fazla kar, daha fazla vergi geliri ve daha güçlü ekonomik bağlar anlamına gelir.
Aynı şekilde, Türk tüketicileri ve endüstrileri maliyetleri düşürebilecek daha hızlı ithalattan (örneğin Çin'den elektronik, makine) faydalanır. Miktarı belirlenmesi daha zor olsa da, bu bağlantı kazanımları, açık transit kazançlarının ötesinde, uzun vadede Türkiye ekonomisini güçlendirir.
Bu ayrıca, Orta Koridor'un Türkiye'yi önümüzdeki on yıl ve sonrasında orantılı finansal temettülerle önemli bir Avrasya transit merkezi haline getirmesi nedeniyle ABD'nin yaptırımlarına karşı neredeyse kurşun geçirmez hale getirecektir.
Comments
Post a Comment