Türkiye, Akdeniz ve Ege'deki deniz planlaması nedeniyle AB'yi eleştirdi..

Türkiye, Denizcilik Mekansal Planlaması (DMP) kapsamında yayınladığı haritalarla Ege ve Akdeniz'deki haklarını ihlal eden Avrupa Birliği'ni eleştirdi.

Dışişleri Bakanlığı'nın hafta sonu yaptığı yazılı açıklamada, "Türkiye, Avrupa Birliği'nin Denizcilik Mekansal Planlamasını yakından takip ediyor, ilgili taraflara gerekli uyarıları iletiyor ve Ege ve Akdeniz'deki haklarını korumak için tüm önlemleri alıyor" ifadeleri yer aldı.

"Bu Planlamada kullanılan Ege ve Akdeniz haritaları Türkiye için geçersizdir ve hiçbir hukuki geçerliliği yoktur. Bu Planlama ile Türkiye'nin haklarının ihlal edilmesine izin vermeyeceğimizi tekrar vurguluyoruz" denildi.

AB, Denizcilik Mekansal Planlaması'nın üye ülkelerin deniz ve okyanuslarının tutarlı bir şekilde kullanımını yönetmek ve insan faaliyetlerinin etkin, güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için bir araç olduğunu söylüyor. Her üye ülke, kendi karasuları ve münhasır ekonomik bölgeleriyle uyumlu kendi haritalarını benimsiyor.

Yunanistan henüz kabul etmedi ancak deniz sınırlarını gösteren bir harita AB'nin ilgili web sitesinde zaten yayınlandı. Türkiye ve Yunanistan Ege Denizi'ndeki deniz sınırları konusunda hala anlaşmazlık yaşıyor.

Bakanlık, "AB'nin egemen devletler arasındaki deniz anlaşmazlıkları hakkında yorum yapma yetkisi olmadığını hatırlatmak isteriz. AB'nin bu tür girişimlere dahil olması bu anlaşmazlıkların çözülmesini daha da zorlaştırıyor" dedi.

Deniz yetki alanlarına ilişkin tek taraflı eylemler kabul edilemez. Bu tür tek taraflı girişimler, birbiriyle ilişkili Ege sorunlarına kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüm bulma çabalarını baltalayacaktır" diye ekledi ve uluslararası hukuk ve iyi komşuluk temelinde sorunları çözmek için samimi ve kapsamlı bir yaklaşım çağrısında bulundu.

AB'nin hamlesi Ankara-Atina yakınlaşmasının ortasında geldi

AB'nin kararı, Türkiye ve Yunanistan'ın ilişkileri normalleştirmek ve Ege Denizi üzerindeki uzun süredir devam eden anlaşmazlıklarını çözmek için ikili diyaloğu yoğunlaştırdığı bir zamanda geldi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 8 Kasım'da Atina'daydı ve ev sahibi Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis ile görüştü. İki bakan, ekonomi, ticaret, ulaştırma ve turizm alanlarında ikili ilişkilerdeki son artışı gözden geçirdi. Ayrıca Ege Denizi'nden kaynaklanan sorunları çözmek için yeni bir çabanın nasıl başlatılacağını da görüştüler.

Yunanistan, Ege'de yalnızca kıta sahanlığı sorunu olduğunu söylüyor, Türkiye ise bu görüşü reddediyor. Bölgede kalıcı bir çözüm için bütünsel bir yaklaşım gerektiren birden fazla sorun olduğunu söylüyor.

İki ülke arasındaki diyalog, üst düzey Türk ve Yunan yetkililerin bu sorunları görüşeceği Aralık ayında devam edecek. Ayrıca, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile üst düzey bir işbirliği konseyi toplantısına eş başkanlık etmek üzere 2025'in başlarında Türkiye'yi ziyaret etmesi bekleniyor. 

Türkiye, AB’nin Ege ve Kıbrıs haritalarına neden tepki gösterdi?

Avrupa Birliği’nin (AB) Mekansal Deniz Planlama çalışmaları kapsamında resmi web sitesinde yayımladığı Ege ve Kıbrıs haritaları Ankara’nın tepkisine neden oldu.

Türkiye’nin rahatsızlığının temelinde AB’nin deniz yetki alanları hakkında yargı yetkisinin olmadığı ve görüş beyan etmesinin doğru olmadığı argümanı yatıyor.

Türkiye, haritalarda belirlenen sınırların kendi çıkar ve egemenlik haklarını ihlal ettiğini savunuyor.

AB Komisyonu, deniz ekonomilerinin sürdürülebilir büyümesi, deniz alanları ve kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını sağlamak amacıyla 2014 yılında Mekansal Deniz Planlama yönergesini kabul etti.

Yönerge, denizlere ve okyanusa kıyısı olan 22 üye devletin ulusal bir plan geliştirmesi zorunluluğunu getiriyor.

Kıbrıs haritası da tepki çekti

Sitede verilen bilgiye göre Yunanistan, henüz kendi kara sularında geçerli olacak bir mekânsal deniz planlamasını onaylamadı.

Kıbrıs Cumhuriyeti ise kendi mekânsal deniz planlamasını oluşturdu ve onayladı.

Haritada, adanın kuzeyinde yer alan Türk yönetiminin kontrolünde olan kara suları da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemen sahası olarak tanımlandı.

Türkiye, ise bu bölgede Kıbrıs Türklerinin de hakları olduğunu savunuyor.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bu çalışmada Ege ve Akdeniz için kullanıldığı görülen haritalar Türkiye bakımından yok hükmünde olup, bunların fiilen ve hukuken bir sonuç doğurması söz konusu değildir,” ifadelerine yer verildi.

Vurguluyorum ve altını çiziyorum;

Adalar Denizi’nin paylaşımı olarak tanıtılan AB Deniz Planlama Sahası’ndaki görselde, Yunanistan’ın karasuları 12 Mil olarak paylaşılıyor ve tüm bölgeyi Yunan MEB alanı gösteriliyor.

1- Adalar Denizi’nde, Lozan Antlaşması’nın koyduğu 3 mil sınırını aşarak haklarımızı gasp etmeye çalışan Yunanistan, bu hamlelerinde Avrupa Birliği’ni de arkasına alarak Türkiye’ye karşı bir kuşatma politikası olarak yürütmekten asla vazgeçmiyor.

2- Türkiye, Adalar Denizi’ndeki haklarının korunması için tavizsiz bir duruş sergilemiş ve bu duruşunu 1995 yılında aldığı tarihi “casus belli” (savaş nedeni) kararıyla tüm dünyaya ilan etmiştir.

3- Bu karar, Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma girişimine karşı Türkiye’nin varoluşsal haklarını savunmak için almış olduğu milli bir önlemdir.

4- Yunanistan, Avrupa Birliği desteğiyle Türkiye’nin Adalar Denizi’ndeki haklarını gasp etmeye çalışsa da, Türkiye’nin kararlı casus belli kararıyla karşı karşıya olduğunu unutmamalıdır.

5- Türk Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde hakkımız olan alanlara yönelik 12 mil dayatması ve AB desteğiyle yürüttüğü genişleme talepleri karşısında asla sessiz kalmamalıdır.

6- Türkiye, Adalar Denizi’ndeki tarihi ve hukuki haklarını savunurken, Yunanistan’ın bu taleplerini geri çekmediği müddetçe diplomatik temasları kesmeli ve Türkiye’nin çıkarlarını tehdit eden bu tür yaklaşımlara karşı kesin bir tavır sergilemelidir.

7- Yunanistan, Türkiye’nin egemenlik haklarını yok sayan bu taleplerinden vazgeçmediği sürece, Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından muhatap alınmamalı ve Yunanistan’a kesin bir mesaj verilmelidir.

8- Türk milleti, hak ve çıkarlarından bir adım bile geri atmadan, Adalar Denizi’nde ve tüm denizlerde, bağımsızlığının ve egemenliğinin savunucusu olmaya devam edecektir.

9 Türkiye’nin denizlerdeki haklarına yapılan bu tür saldırılara karşı artık tavizsiz bir duruşun zamanıdır; diplomatik masalarda boş taleplerle vakit kaybetmek yerine, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını koruma kararlılığı açıkça sergilenmelidir.









Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Yunan’ın Türk Korkusuyla Giriştiği İtalya ve Mısır Anlaşmalarındaki Hüsranı

Rezerv nedir, Rezerv ne demek?