Türkiye’nin Doğal Gaz Politikası ve Hub Olma Potansiyeli

Enerji kaynakları üretim ve tüketim güvenliği, üretici, tüketici ve transit ülkeler açısından enerjinin kesintisiz ve güvenilir olmasını ifade etmektedir. Enerji kaynakları üretim ve tüketim güvenliğinin sağlanmasında üretici ve tüketici ülkeler kadar transit ülkelerin de güvenliği önemlidir. Bir başka ifadeyle arz ve talep güvenliği kadar transit güvenliğinde sağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan transit ülkelerin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Üretici ülkeler açısından tek bir alıcıya bağlı olmak kadar tek bir transit güzergaha bağlı olmakta enerji güvenliğini olumsuz etkilemektedir. 

Bununla beraber tüketici ülkeler açısından da tek bir satıcının bulunması ve güvensiz bir transit güzergahın bulunması enerji kaynakları üretim ve tüketim güvenliği açısından sorunludur. Transit ülkeler açısından ise üretici ve tüketicilere karşı güven oluşturmanın yanında kendi ihtiyacını karşılayacak olması sebebiyle de tek bir kaynak ve ülke arzının olması hem arz güvenliğini hem de transit güvenliğini olumsuz etkileyecektir. Bu bakımdan transit ülkelerin yaşayacağı arz güvenliği sorunları kendi ihtiyaçlarını etkileyeceği gibi tüketici ülkeleri de doğrudan etkileyecektir. Bu duruma Rusya-Ukrayna arasındaki kriz dönemleri örnek gösterilmektedir. Türkiye üretici, tüketici ve önemli bir transit ülke olması dolayısıyla yaşanacak arz krizleri olumsuz etkileyecektir. Bu durum Türkiye’nin Rusya’ya olan gaz bağımlılığı durumunda görülmektedir.

Türkiye jeopolitik konumu itibariyle üretici ve tüketici ülkelerin arasında yer almaktadır. Bu durumda uluslararası transit projelerin Türkiye güzergahından geçmesine olanak sağlamaktadır. TürkAkım ve TANAP bunların başında gelmektedir. Bunun yanında yapımı planlanan veya gerçekleşmeyen de birçok transit hat bulunmaktadır.

Türkiye, dogal gaz ticaretindeki konumunu belirtmek için belirli dönemlerde farklı tanımlar içerisinde olmuştur. Bunlar içerisinde “dogal gaz köprüsü, geçiş ülkesi, transit ülke ve merkez ülke” gibi tanımlar ön plana çıkmaktadır. Son dönemde Türkiye’nin uluslararası projelerde transit görevi görmesinden dolayı transit ülke olarak adlandırılmaktadır. Ancak, bunun yanında bir dogal gaz hub (merkez ülke) olma düşüncesi de bulunmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin transit ülke ve dogal gaz hub potansiyelinin belirtilmesi için iki kavramın ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. 

İlk olarak transit ülke tanımına bakıldığında hem tüketici konumunda bulunan hem de transit bir güzergaha sahip olan ülkeler olarak belirtilmektedir. Bu bakımdan transit ülkeler, enerji arz güvenliğinin ve talep güvenliğinin sağlanmasında coğrafi avantajlarını kullanan ve bu durumdan geçiş ücreti sağlayan ülkeler olarak tanımlanmaktadır. Transit ülkeler, boru hatlarının geçiş güzergahı olabileceği gibi su yollarına olan yakınlığı ile de önemli bir geçiş noktası durumundadır. Bu bakımdan tanker taşımacılığına olanak sağlayan transit ülkeler diğer güzergahlara göre daha avantajlı bir konumda bulunmaktadır.

Türkiye bu bakımdan öne çıkan transit ülkelerden birisidir. Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Kerkük-Yumurtalık hatlarından gelen petrol Ceyhan limanından tankerler ile Avrupa’ya aktarılmaktadır. Transit ülkelerin kendi enerji güvenliğine sağladığı katkıların yanında bazı güvensizlik durumları da oluşturmaktadır. Bunların başında ülke çeşitliliğinin bulunmadığı durumların enerji bağımlılığını oluşturması, transit hatlara yönelik gerçekleşen terörist saldırıların hattın güvenliğini olumsuz etkilemesi, altyapı gerekliliği duyulmasından dolayı uzun süreli anlaşmaların yapılması ve transit hatlarda oluşacak çevre sorunlarının ilk olarak transit ülkeleri etkileyecektir .

 Transit ülkeler, iyi ve kötü olarak ikiye ayrılmaktadır. İyi transit ülkeler, üretici ve tüketici arasında güven oluşturan ve enerji akışında sorun çıkarmayan ülkelerken kötü transit ülkeler, yüksek geçiş ücreti isteyen ve enerji ithalatında üreticilerden aşırı düşük fiyat talep eden ülkeleri belirtmek için kullanılmaktadır.

İkinci olarak enerji hub kavramına bakıldığında, transit ülke özellikleri taşımasının yanında önemli bir altyapı olanaklarına sahip olan ülkeler için kullanılmaktadır. Bunlar depolama ve aktarım/taşıma tesisleridir. Bu bakımdan enerji hublar, transit bir geçiş noktası olmaktan çok enerjinin dönüşüme uğradığı ve tekrardan ihraç edildiği noktalar olarak öne çıkmaktadır. Enerji hubların belirli aşamaları/özellikleri bulunmaktadır. Bunlar “kaynağın toplanması ve işlenmesi, iletimin sağlanması, depolama kapasitesinin bulunması, pazar ve ticaret olanaklarının olması ve dağıtım ağının genişliği” dogal gaz  hublarda olması gereken aşamalardır. Henry Hub (ABD) ve Zeebrugge Hub (Belçika) bu tesislere örnek verilebilir. 

Dogal gaz hub, ihraç edilen enerji kaynaklarının yeniden ihraç (re-export) edilmesine olanak sağlamaktadır. Bu durumda kaynak fiyatlarının belirlenmesinde enerji hublar etkili bir konumdadır. Ancak, enerji hublar kaynaklar üzerinde üretici ülkeler ile belirli haklara sahip olması gerekmektedir. Bu bakımdan üretici ülkelerin ile yapılan enerji anlaşmalarında “re-export” maddesinin bulunması gerekmektedir. Bunun yanında enerji hub tesislerinin oluşturulması piyasa açısından yeterli değildir. Enerji hubların piyasada güven oluşturması için 15-20 yıllık dönemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan dolayı da dogal gaz hub yapılarının oluşturulması için altyapı ve yapısal düzenlemelerin oluşturulması gerekmektedir.

Transit ülke ve doğal gaz hub kavramlarının tanımlamalarına bakıldığında Türkiye’nin mevcut konumunun “transit ülke” olduğu görülmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin transit ülke konumu ve enerji hub potansiyeli başta olmak üzere enerji alanındaki ilişkilerine bakıldığında Rusya en önemli ticaret partneri olarak görülmektedir. Rusya ile enerji alanında TürkAkım, Mavi Akım ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali gibi önemli projelerde işbirliği içerisinde olunmuştur. Özellikle TürkAkım projesi ile dogal gaz hub potansiyeli geliştirilmiştir. Bunun yanında Rusya açısından da Türkiye, Gazprom’un Almanya’dan sonra en büyük gaz ithalatçısıdır. Bu bakımdan iki ülke açısından da doğal gaz alanında ortaklık önemli bir kazanımdır. Türkiye ve Rusya arasında artan ilişkilerde enerji alanının yanında Türkiye’nin, AB ve ABD ile yaşadığı sorunların etkisi de bulunmaktadır. Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olunacağı söylemi de bu doğrultuda gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin enerji kaynakları üretim ve tüketimi politikasında transit konumun güçlendirilmesi ve enerji üretim ve tüketim kaynakları bağımlılığının azaltılması ön planda olan başlıklardandır. Bu doğrultuda yeni hatların planlanması, depolama kapasitesinin artırılması, yenilenebilir enerjiye ve yerli üretime geçişin sağlanması ön plana çıkmaktadır. Bunun yanında dogal gaz hubların oluşturulması da önemli bir konu olarak görülmektedir. Türkiye’nin mevcut transit konumunun etkili ancak yeterli düzeyde olmaması dogal gaz hub potansiyelinin de değerlendirilememesine yol açmaktadır. Özellikle ikili anlaşmalarda yeniden ihraç maddesinin bulunmaması Türkiye’nin enerji kaynakları üretimi ve tüketimi yaklaşımını doğrudan etkilemektedir.  

Türkiye’nin enerji kaynakları üretim ve tüketimi politikasına bakıldığında arz güvenliği, kaynak çeşitliliği, yenilenebilir enerji ve yerli üretimin geldiği görülmektedir. Özellikle “Milli Enerji ve Maden Politikası” Türkiye’nin enerji yaklaşımında önemli bir yer edinmektedir. Kamu kurumlarının ve özel kuruluşların oluşturdukları stratejik metinlerde bu politika metni etrafında şekillenmiştir. Bu doğrultuda “milli enerji” söylemi aktif bir biçimde vurgulanmaktadır. Türkiye’nin ortaya koyduğu bu politika yaklaşımının, AB enerji kaynakları üretim ve tüketimi politikasıyla uyumlu olması da ilerleme raporlarına olumlu olarak yansımıştır. Bu bakımdan Türkiye’nin transit konumunun yanında enerji kaynakları üretim ve tüketimi politikasındaki hedefleri doğrultusunda AB ile çıkarları uyuşmaktadır. Türkiye’nin güvenilir bir transit ülke olmasından dolayı AB, Türkiye’nin uluslararası projelerine destek vermektedir. Bu durum Güney Gaz Koridorunda(TANAP) net bir biçimde görülmektedir. 

Sonuç olarak Türkiye’nin altyapı yatırımlarına devam etmesi, kaynak ve ülke çeşitliliğini artırması ve re-export maddesinin sözleşmelere eklenmesi durumunda güvenilir bir transit ülke konumunu enerji kaynakları hub tesisleriyle güçlendirebilecektir. Özellikle de güvenilir bir transit ülke olması enerji borsasının oluşmasında önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bunun dışında Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına ve yerli üretime olan yatırımlarının devam etmesi durumunda fosil yakıtlara olan bağımlılığını önüne geçerek üretici ülkelere olan dogal gaz bağımlılığını azaltacaktır. Bu durum sayesinde Türkiye, dogal gaz kaynakları üretim ve tüketimi ticaretinde daha aktif ve güçlü bir durumda olacaktır. 


Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek