Posts

Son AB yaptırımları büyük ölçüde etkisiz..

Image
ABD desteği olmadan, AB'nin Rusya'ya karşı en yeni yaptırım paketinin -acısız olmasa da- ülkenin petrol ve gaz gelirleri veya genel ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi olması pek olası değil. AB, Temmuz ayı sonlarında Rusya'ya karşı en cezalandırıcı yaptırım paketlerinden biri olarak nitelendirdiği paketi açıkladı. Bu paket, Moskova'nın savaş zamanı gelirlerini kısmak için tasarlanmış yeni kısıtlamalarla ülkenin enerji ve finans sektörlerini hedef alıyordu. Ancak, bu önlemler Rusya için acısız olmasa da, ülkenin petrol ve gaz gelirleri veya son üç yıldır yaptırımlara ve kısmi uluslararası izolasyona büyük ölçüde uyum sağlayan genel ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi olması muhtemel değil. Dahası, son pakette ABD desteğinin olmaması, muhtemelen etkinliğini zayıflatıyor. Petrol yaptırımları AB büyükelçileri tarafından 18 Temmuz'da kabul edilen 18. yaptırım paketi, Rus ham petrolünün fiyat tavanının varil başına 60 dolardan 47,6 dolara düşürülmesini içeriyor. AB ve ...

OPEC+ Temmuz'da Hedef Dışı Kaldı..

Image
Üretici grubu, bu ayki üretim artış hedefini kaçırdı ve yakında stratejisi kritik bir sınavla karşı karşıya kalabilir. OPEC+, Temmuz ayı sonuna kadar petrol üretimini, Mart ayı üretim seviyelerine kıyasla 1,35 milyon varil/günden fazla artırmalıydı ve bu da hedeflerine uygundu. Ancak, Petroleum Economist tahminlerine göre, gerçek üretim artışının altında kaldı ve üretim sadece yaklaşık 560.000 varil/gün arttı. Bu durum, gelecekteki stratejisi ve piyasa istikrarı hakkında da soru işaretlerine yol açtı. Yüksek talepli yaz sezonunun sona ermesiyle birlikte, OPEC+ yakında üretim stratejisi kritik bir sınavla karşı karşıya kalabilir. Ancak, Trump yönetiminin ikincil yaptırımları, talep mevsimsel bir düşüş gösterse bile arz fazlasını azaltmaya yardımcı olabilir. Petroleum Economist, OPEC-9'un Temmuz ayı üretimini Haziran ayındaki 21,87 milyon varil/gün seviyesinden 22,05 milyon varil/gün olarak öngörüyor. Buna karşılık, çekirdek İşbirliği Bildirgesi (DOC) grubundaki OPEC+ üyelerinin üret...

Kıbrıs'ta Barışa Giden Tek Yol: İki Egemen ve Bağımsız Cumhuriyettir

Image
Kıbrıs, yeniden birleşmeyi bekleyen bölünmüş bir ada değildir. Kıbrıs, onlarca yıldır farklı kimliklere, dillere ve siyasi sistemlere sahip, ayrı hükümetler altında yaşayan Türk ve Rum olmak üzere iki halka ev sahipliği yapmaktadır. Her büyük barış planı, bu gerçeği göz ardı ettiği için başarısız olmuştur. Adil ve kalıcı bir barış olacaksa, bu barış, birbirini dışlayan, bağımsız ve egemen iki cumhuriyetin tanınmasına dayanmalıdır. 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, bir Kıbrıs Rum devleti olmayı amaçlamıyordu. Ada cumhuriyeti, ortak yönetimi güvence altına almak için anayasal korumalarla, iki eşit halk arasında iki toplumlu bir ortaklık olarak kuruldu. Bu ortaklık, Kıbrıs Rum liderliğinin Kıbrıslı Türkleri tüm anlamlı güçlerinden mahrum bırakacak anayasa değişiklikleri önerdiği 1963 yılında çöktü. Kıbrıslı Türkler değişiklikleri reddedince şiddet patlak verdi. Türk mahalleleri ve köyleri saldırıya uğradı ve 30.000'den fazla Kıbrıslı Türk, devlet kurumlarından ve temel hakların...

Libya’dan Türkiye Destekli Hamle

Image
Libya hükümeti, Yunanistan'ın Libya deniz yetki alanlarını ihlal ederek Girit'in güneyinde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırları belirlemesine resmi yollardan Birleşmiş Milletler'e diplomatik itirazda bulundu. Yunan Medyası Alarmda: Libya’dan Türkiye Destekli Hamle – Girit’in Güneyi Tartışmalı Alan İlan Edildi. Trablus'taki Libya hükümeti, Yunanistan'ın Girit'in güneyindeki Münhasır Ekonomik Bölge'nin (MEB) sınırlarını belirlemesine ve bunun Libya'nın deniz yetki alanlarına tecavüz ettiğini iddia etmesine itiraz ederek Birleşmiş Milletler'e diplomatik bir itirazda bulundu. Trablus, 12 Haziran'da Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde yayınlanan Yunanistan MEB haritasının Libya'nın egemenlik haklarını ihlal ettiğini savunuyor. Ayrıca, Yunanistan'ın tartışmalı bölgede hidrokarbon arama ve çıkarma hakları verme yetkisine sahip olmadığını da ileri sürüyor. Diplomatik notta, "Libya Hükümeti, bu eylemi egemenlik haklarının açık bir ihlali...

Yunanistan Diken Üstünde: Türkiye ile Suriye Arasında Olası MEB Anlaşması Endişesi..

Image
Yunan medyasında son birkaç gündür Doğu Akdeniz’e ilişkin yeni bir gerilim başlığı gündeme geldi. Türkiye ile Suriye arasında Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarının belirlenmesine yönelik bir müzakere sürecinin başlamış olabileceği yönündeki iddialar, Atina’da ciddi endişe doğurdu; Sahte devletin yararına MEB için Türkiye-Suriye müzakereleri - Libya'dan sonra Helenizm için yeni bir kriz noktası. Yunan kaynaklara göre, Türkiye, Suriye’deki mevcut siyasi denklemde etkinliğini artırırken, bu ülkeyle olası bir MEB anlaşması için zemini de hazırlıyor. En dikkat çekici iddia ise Türkiye’nin bu sürece Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de dahil etmeye çalıştığı yönünde. Böyle bir düzenleme hayata geçerse, Türkiye’nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanı mutabakatına benzer yeni bir senaryo, bu kez Suriye üzerinden doğu Akdeniz’in doğusunda ortaya çıkabilir. Yunan tarafı, Türkiye’nin Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile 2011 yılında imzaladığı kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşmasını tanımadığını tek...

Türkiye ve KKTC, BMDHS taraf olmamasına rağmen Münhasır Ekonomik Bölge ilan etme hakkına sahiptir.

Image
Doğu Akdeniz’in coğrafi yapısının karmaşıklığı nedeniyle sahildar ülkelerin deniz yetki alanlarının sınırlarının çakışmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, söz konusu bölgedeki sahildar devletler bu bölgede yer alan diğer sahildar devletlerle antlaşma yapmadan da Münhasır Ekonomik Bölge'lerini tek taraflı olarak ilan ederek veya ikili antlaşmalar yoluyla yapmaktadır. Sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması ilan ederek veya ikili antlaşmalar yoluyla yapmaktadır. Madde 74 Sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması 1. Sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması, hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşmak amacıyle, Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 38. maddesinde belirtildiği şekilde uluslararası hukuka uygun olarak anlaşma ile yapılacaktır. 2. Uygun bir süre içerisinde bir anlaşmaya varamadı...

Türkiye'nin 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne Taraf Olmama Nedenleri.

Image
Türkiye, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf olmamakla birlikte, birçok ülkenin taraf olmasından ve anılan sözleşmenin kurallarını uygulamasından kaynaklı sözleşme hükümlerinin aynı zamanda teamüle dönüştüğünün farkındadır. Uluslararası hukukun doğrudan bir kaynağı olan teamüller uluslararası sözleşmeler kadar etkili ve bağlayıcıdır ve Türkiye teamül hukuku olmasından birçok maddesini ve kurallarını uygulamaktadır. Aralarında ABD, Kolombiya, İsrail, Peru, Venezuela ve Türkiye gibi ülkelerin yer aldığı yaklaşık 30 ülke henüz Sözleşmeye taraf değildir. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesini onaylamamasının temel sebeplerinin en başında, Adalar Denizindeki özel durum gelmektedir. BMDHS her ne kadar ayrıntılı hükümlere sahip olsa da Türkiye ile Yunanistan arasında bulunan çok sayıda adanın varlığı ve bunun yarattığı vaziyetin iki ülkeyi ilgilendiren bir durum olması nedeni ile sözleşmenin bu alandaki etkisi azalmaktadır. Türkiye sözleşmenin karasuları il...