Posts

Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, Türkiye Ekseninde Doğal Gaz Politikaları

Image
Ekonomik istikrar için enerji güvenliğinin sağlanması günümüzde her devletin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğalgaz rezervleri de bu bağlamda bölgede yeni bir mücadele alanı ortaya çıkarmaktadır. GKRY, İsrail, Lübnan ve Mısır’ın tartışmalı münhasır ekonomik bölgelerinde keşfedilen doğalgaz kaynakları, bu kaynakların paylaşımını ve tüketiciye ulaştırılmasını yeniden gündeme taşımıştır. Bu noktada bölge ülkelerinin konumu ve Kıbrıs meselesi göz önüne alındığında Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının önemi ve bölge ülkeleriyle ilişkiler daha fazla ön plana çıkmaktadır. Son dönemde bu yönleriyle gündeme gelen Doğu Akdeniz doğalgaz kaynakları bir taraftan yeni doğalgaz antlaşmalarını zorunlu kılarken, diğer taraftan bazı bölge ülkelerinin kendi aralarında daha fazla iş birliği yapmasına yol açmaktadır. Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon rezervlerinin ön plana çıkmasında en önemli dönüm noktası ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin 2010 yılında yayınlad...

BMDHS'nin 121(3)Maddesi

Image
Türkiye, Doğu Akdeniz'de baskın kesintisiz kıyı şeridine sahip bir anakara devletidir. Her önemli denizcilik kararında, anakara kıyıları birincil referans çizgisini oluşturur. Bu bir görüş değil, tutarlı bir içtihattır. Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı (UAD 1969) davasında Mahkeme, hakkaniyetin, ilgili koşulların ve orantılılığın herhangi bir mekanik eşit mesafeye üstün geldiğini açıkça belirtmiştir. Daha küçük unsurların bir anakaranın doğal izdüşümünü bozmasına izin veremezsiniz. İnsanlar, aslında ne dediğini anlamadan "BMDHS" diye bağırmaya devam ediyor. BMDHS'nin 121. Maddesi, adaların MEB oluşturduğunu kabul eder, ancak 121(3) Maddesi, yerleşime olanak sağlamayan kayaları ve küçük unsurları sınırlar. Adalar geçerli olsa bile, BMDHS bir sınırlandırma anlaşmazlığında tam etkiyi garanti etmez. Hakkaniyet yine de sonucu belirler. Her önemli dava bunu kanıtlar: Libya-Malta (1985) → küçük unsurlar azaltıldı. Romanya-Ukrayna (2009) → Yılan Adası'na orantısız derecede küç...

Güney Kıbrıs-Lübnan anlaşması nedir sorusuna cevaplar...

Image
Rum - Yunan basını Kıbrıs-Lübnan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını "tarihi" olarak adlandırıyor. Rum-Yunan basınına, Helenlere ve içimizdeki cahil kurnazlara göre imzalanan bu anlaşma,"Mavi Vatan” doktrinine karşı bir yanıt niteliği taşıyor iddiası aslında öyle değil. Temel hukuk, coğrafya ve reel siyasete baktığınızda her şey çöküyor. Öncelikle hukuki boyut: Türkiye, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (UNCLOS) imzacısı değil. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (UNCLOS) imzacısı değil. Lübnan, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (UNCLOS) imzacısı. Bu önemli, ancak insanların düşündüğü şekilde değil. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, hiçbir devlete gerçek kıyı şeritlerini silen veya "ilgili kıyıları" sadece siyasi olarak uygunsuz oldukları için görmezden gelen çizgiler çizme hakkı vermez. Bir anlaşma, Türkiye'nin anakara kıyılarını veya KKTC'nin kuzey kıyılarını sihirli bir şekilde silemez ve masada hiç bulunmayan taraf olmayanl...

Doğu Akdeniz: Doğal Gaz ve Çatışmanın Kavşağında Bir Bölge

Image
Doğu Akdeniz, son yıllarda keşfedilen doğal gaz kaynakları vasıtasıyla önemli jeopolitik değişimler yaşamaktadır. Bölgedeki doğal gaz konuları, bölge devletlerinin ekonomik, politik ve jeostratejik çıkarlarını temin etmek ve sürdürmek adına jeostratejik sonuçlar ortaya çıkarmakta ve Doğu Akdeniz’i çevreleyen devletler ile dış güçler olmak üzere taraflar arasında rekabeti arttırmaktadır. Yeni doğal gaz kaynakların keşfi ayrıca bölgenin güvenliğini ve istikrarını olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye de jeopolitik konumu ile Akdeniz’in değişen jeopolitiği bağlamında rekabetin önemli bir parçasıdır. Rekabetçi olarak Türkiye de ekonomik ve jeopolitik  çıkarlarını koruyup sürdürmek istemektedir. Üstelik Türkiye genişleyen doğal gaz pazarı ile bölgesel enerji transfer merkezi olma amacındadır. Jeopolitik gerilimler ve çatışan çıkarlar, Doğu Akdeniz'in doğal gaz manzarasını belirlemektedir. Geniş doğal gaz rezervleri ekonomik potansiyel sunsa da, örtüşen deniz hakları ve devam eden çatışm...

Doğu Akdeniz ve doğal gazı: Bir dönemin sonu mu?

Ukrayna savaşından kaynaklanan küresel enerji krizi, bölge için daha fazla fırsat yarattı. Avrupa tedarikçi tabanını çeşitlendirmeye çalışırken, Doğu Akdeniz'deki gaz yataklarının Rus gazının yerini alabilecek uygun ve alternatif kaynaklar sunup sunmadığı merak konusu. İlk bakışta durum umut verici: İsrail'in önümüzdeki yirmi beş yıl içinde ihraç etmek üzere 300 milyar metreküp fazla gaz rezervine sahip olması bekleniyor; Kıbrıs'ın Zeus, Glaucus, Calypso ve Afrodit sahaları da dahil olmak üzere toplam çıkarılabilir miktarının 400 milyar metreküp olduğu tahmin ediliyor; Lübnan'ın Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde 700 milyar metreküp gaz potansiyeli olması muhtemel; ve Mısır da bölgesel bir gaz merkezi olma konusunda istekli. Ancak bu bölgesel yapboz bulmacasında gaz yataklarını bir araya getirmek zorlu bir iş ve AB'nin karışık sinyalleriyle daha da karmaşıklaşıyor. AB, gönüllü %15 gaz talebi azaltma hedefini Nisan 2025'e kadar uzatmayı kabul ederken, aynı zamanda...

Doğu Akdeniz'de gaz rezervleri denklemi..

Doğu Akdeniz bölgesinde dört temel gaz sahasından söz etmek mümkündür. Bunlar; Kıbrıs Adası’nın güneyindeki gaz sahası ile İsrail arasında bulunan Leviathan sahası, Mısır’ın kuzeyinde yer alan Nil sahası ve Kıbrıs Adası ile Girit Adası’nın güneydoğusunda kalan Heredot sahasıdır. Bir doğalgaz kaynağının işletilmesi ve yatırım yapılması için temel koşul tüketim pazarına olan mesafesidir. Bu durum maliyetleri azaltmakta ve ekonomik değerlendirmeleri de  olumluya çevirmektedir. Aynı zamanda nakil bölgelerinin güvenliği de bir başka sorundur. Bu durumda bölgesel istikrarsızlık gibi sorunlarda enerji kaynaklarına ulaşımı etkilemekte ve projelerin nihayete ermesi sürecini uzatmaktadır. Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon rezervlerinin ön plana çıkmasında en önemli dönüm noktası ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin yayınladığı rapor neticesinde gerçekleşmiştir. Raporun bulguları sonucunda ise bölgedeki potansiyeli ekonomik katma değere dönüştürebilmek gerek bölge içi gerek bölge dışı ülke...