Calypso 1 NFW, Güney Kıbrıs ve Doğu Akdeniz Gazı için Nedir?

Eni tarafından kiralanan “Saipem 12000” adlı gemi Şubat ayında, Rumların adanın güney kesimi açıklarında tek taraflı olarak ilan ettiği blok6'da  yaptığı sondaj çalışmalarının ardından 3’üncü parsele yönelmişti. Ancak Türk savaş gemileri tarafından durdurulan sondaj gemisi, Limasol limanına dönmüştü.
8 Şubat 2018 tarihinde ENI, Total ile ortak olduğu sözde Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne ait olan 6 numaralı parsel/blok içerisinde yer alan Calpyso 1 isimli yapıyı araştırmak ve test etmek amaçlı kazdıkları arama kuyusu neticesinde:
* Saipem 12000 isimli sondaj gemisiyle, 2074 metre su derinliğindeki ve 3827 metre toplam derinlikteki sondajı 35 günde başarı ile tamamladıklarını,
*Sondaj neticesinde elde ettikleri bulgulara dayanarak:
1- Mısır’daki Zohr sahasının jeolojik karbonat uzanımının bu alana kadar yayılım gösterdiği,
2- Bu kapsamda Kratese ve Miosen karbonatlarında gaz keşfi yaptıkları,
3- Özellikle Kratese zamanlı formasyonun rezervuar parametrelerinin umutlandırıcı olduğu,
4- Yerinde gaz miktarı tahminlerinin tespit kuyularının da açıldıktan sonra net bir kanıya varılabileceği,
5- Elde ettikleri gazın %99 oranında metan ve etandan müteşekkil “kuru gaz” kategorisinde olduğu, açıklamalarını yaptılar.
Calypso 1 NFW NASIL OKUNMALI?
Şirket, ne kadar gazın olabileceğine dair tahminler yayınlamadı, ancak kaynağı açıklamak ve seçeneklerini değerlendirmek için “ek çalışmalar” vaat etti.
Doğrulanırsa, bu, Aralık 2011'de yapılan ilk Afrodit olan Kıbrıs'taki ikinci keşif olacaktır. Ayrıca, bazı kötü haberlerden sonra Kıbrıs’ın hidrokarbon servetleri için bir geri dönüşü işaretleyecektir; daha önce, değerleme ve doğrulama sondajı, şirketlerin Afrodit'in ne kadar tutabileceğini azaltmalarını sağladı ve daha önceki keşif kuyuları ya kuru ya da sadece “küçük bir gaz keşfine” yol açtı.
2009'dan bu yana, İsrail, Mısır ve Kıbrıs'ta çok sayıda büyük gaz keşifleri yapıldı ve iki soru üzerine odaklanan geniş kapsamlı bir sohbeti tetikledi: Bu keşifler bölge, Avrupa ve küresel enerji piyasaları için ne anlama geliyordu? ve bu gaz bölgesel işbirliği için bir katalizör görevi görebilir mi?
On yıl sonra bu sorulara bazı ön cevaplar verebilirim:
Birincisi, gaz sınırları aşmak ya da bölgeyi terk etmek için mücadele etti: Çok ülkeli bir şebeke için büyük planların hiçbiri gerçekleşmedi, hatta çok fazla ilerleme kaydetmedi. Üretmekte olan iki alan, bölgesel ya da küresel pazarlardan ziyade yerel tedarik sağlamak için geliştirildi. İsrail’deki Leviathan’ın üçüncü bir bölgesi, İsrail’deki doğal gazın yanı sıra Ürdün’e de gaz tedarik edecek. Küçük ve daha basit olan, şu ana kadar büyük ve karmaşık bir şekilde dövüldü, çünkü bu büyük ölçekli planlarda yer alan teknik, politik ve ticari riskler çözülmedi.
İkincisi, enerji bölgesel siyaseti yeniden şekillendirmedi. Açıkça, enerji bazı yeni bağlantılar yarattı: örneğin, Kıbrıs ve Mısır'ı yakınlaştırdı, ya da Yunanistan ve İsrail. Ancak, çoğunlukla, ne şekilde gerginlik ya da yakınlaşma olursa olsun gaz takviyeli. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiyi, tersine değil de bir gaz anlaşması ihtimalini etkilemek daha kolay. Aynı durum Kıbrıs'ta da geçerlidir: gazın bir sorun ya da çözüm değil, tersi bir çözüm olarak görülmesini sağlayan yeniden birleşme konulu müzakerelerin tenorudur. Bu deneyim, gazın başka yerlerdeki ikili siyasi ilişkileri nasıl etkilediğine büyük ölçüde bağlı.
Calypso 1 NFW  BAZI şeyleri nasıl değiştirir?
Birincisi, Kıbrıs gazının geliştirilebilme olasılığını daha da arttırıyor. Afrodit her zaman kendi başına geliştirilemeyecek kadar küçük olmuştur ve bu yüzden gerekli olan tüm komplikasyonlarla birlikte Kıbrıslı olmayan gazla birlikte toplanması gerekmiştir. Kıbrıs'taki önemli bir buluntu, Kıbrıs'tan sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) ya kıyı tesisinden ya da yüzen bir alandan (Enin'ın Mozambik'te konuşlandırılacağı gibi) ihraç edilmesini yeniden canlandırabilir. Ve elbette, keşif ilgisinin, Kıbrıs'ta ve başka yerlerde daha ilerideki keşiflere yol açacak şekilde, başlamasını bekleyebiliriz.
ikincisi, Calypso yeni oyuncuları resme getiriyor. Herhangi bir gelişim gelişimi için en büyük zorluk, her bir sponsor ve paydaş için risk ve ödül arasında iyi bir denge bulmaktır. Bölgedeki yavaş gelişmeden en çok sorumlu olan dengeyi bulmak başarısızlıktır. Yeni oyuncular, özellikle Eni'nin de Zohr'da olduğu ve açık denizde doğalgaz boru hatlarını geliştiren uzun bir sicile sahip olduğu için, kazan-kazan çözümleri için yeni fırsatlar getiriyor. Doğu Akdeniz gazını geliştirmek için hala büyük engeller var, ama her seçenek, bugün olduğundan daha az benzer görünüyor.
Üçüncüsü, Calypso 1 Kıbrıs gazının siyasi hisselerini yükseltti. Afrodit, belirsiz bir politik değere sahip olan bir kartdı - yıllarca geliştirilemeyeceği yaygın olarak anlaşıldığında tartışmak veya ticaret yapmak zordu. Calypso 1 masaya daha fazla değer katıyor, ancak bunun ada birleştirmek için bir anlaşmaya yardım edip etmediği konusundaki görüşmeler, müzakerelerin daha geniş bir şekilde nasıl ilerlediğine bağlı olacaktır. Aynı zamanda, Avrupa'nın da odak noktasını keskinleştirmesini bekleyebiliriz. Bu bölgeden gazın Avrupa'da satılmasından önce hala birçok engel var, ancak Avrupa'nın bu gazın geliştirilmesine yardımcı olması için politik, diplomatik ve mali açıdan çabalarını iki katına çıkarması bekleniyor.
Söz konusu işin aslı nedir? Gelişmeler ve bu keşif nasıl yorumlanmalı?
Bu hususun 3 farklı bakış açısıyla yorumlanması gerekli; bunlar:
1. Gerçek anlamda Türkiye ya da Kuzey Kıbrıs’ın deniz alanları ihlal edildi mi?
2. Yapılan keşif açıklaması teknik & ekonomik anlamda ne ifade ediyor?
3. Bu keşif neticesinde Doğu Akdeniz’de ne değişti ve bu değişikliklerin küresel arenada anlamı nedir?
Haritada Eni tarafından kazılan ve "umut vaadeden" gaz keşfi açıklanan Calypso 1 kuyusu aslında Türkiye’nin iddia ettiği deniz alanının dışında kalıyor. Lakin ilgili sondajın yapıldığı arama ruhsatı, Türk deniz alanlarını ihlal ediyor. Bu sebeple ilgili ruhsat geçersizdir.
Kuzey Kıbrıs açısından yaklaşıldığında ise Güney Kıbrıs’ın hak iddia ettiği (Türkiye deniz alanlarına girmeyen) bütün bölgelerde, ruhsatlarda, alanlarda ve hatta bugüne kadar tek keşif olan Afrodit sahasında aslında hukuken Kuzey Kıbrıs’ın da hakkı bulunuyor. Ortada bir paylaşım ve hukuki bir statü anlaşması olmadığı müddetçe de Güney Kıbrıs’ın ilgili alanları tek başına sahiplenme hakkı bulunmuyor.
Bu sebeple hangi koşullar altında olursa olsun,Güney Kıbrıs ile masaya oturarak, onların dağıttığı arama ruhsatlarına müdahil olan şirketler aslında Kuzey Kıbrıs’a yönelik hak ihlalinde bulunuyor.
Bunun yanı sıra 6 ve 7 numaralı ruhsatlarda ise Kuzey Kıbrıs’ın yanı sıra Türkiye’nin deniz alanlarını dahi ihlal etme durumu göze çarpıyor. Böyle bir durumda Türkiye’nin gerekirse silahlı kuvvetleriyle duruma müdahale etme hakkı doğuyor.
Güney Kıbrıs ve ilgili şirketlerce hali hazırda yapılan sınır ihlallerine ek olarak, ENI 3 numaralı blokta Mart sonuna kadar Soupia 1 (buna Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarınca müdahale edildi) 8 numaralı blokta da yıl sonuna kadar Eratosthenes South 1, Exxon/Katar Petroleum’un ortaklığı ile 10numaralı blokta Delphyus 1 adlı arama kuyularının sondajlarına başlamayı planlıyor.
Harita tekrar incelendiğinde, bu sondaj planlarının da Kuzey Kıbrıs’ın haklarını ihlal ettiği görülecek. Türkiye’nin (3 numaralı ruhsattaki sondaja müdahale ettiği gibi) şimdiden diğerleri için de bu konudaki önlemlerini alması gerekiyor.
Yapılan Keşfin Değerlendirilmesi
Bulunduğu iddia edilen keşifle ilgili açıklamalar teknik ve ekonomik açılardan değerlendirilirse;
* Öncelikle yerinde gaz miktarı olarak "MEDYADA KANALLARINDA" iddia edilen 6-8tcf rakam, bu aşamada güvenilir ve tutarlı değildir.
* Aslında açıklamalarda yer aldığı üzere, bu hususun netlik kazanması için yeni tespit niteliğinde sondajlar yapılması gerekli. (Bunların yapılıp, yapılamayacağı zamanla netlik kazanacaktır.)
* Bölgede Zohr, Afrodit, Leviathan gibi sahalarla ilgili ilk keşif açıklamaları yapıldığında ortaya konan kaynak potansiyellerinin zamanla yeni çalışmalar neticesinde yarısına kadar düşürüldüğü
dikkate alınırsa, ortaya atılan mevcut yerinde gaz rakamlarının da düşeceği tahmini yapılabilir.
* Zaten dikkat edilirse, ortaya konan rakamlar yerinde gaz miktarı tahminlerini ifade ediyor. Yani ekonomik ve teknik olarak üretilebilecek olan, kanıtlanmış rezerv rakamları ile ilgili bir açıklama bulunmuyor.
Şimdi bazı varsayımlarda bulunarak; iddia kapsamında ifade edilen rakamın ortasında bir değer kabul edilse, yani yerinde gaz miktarı 7tcf (trilyon ayak küp) veya 200 bcm(milyar metreküp) olsa, burada da (diğer yakın sahalarda olduğu gibi) yeni verilerle bu rakamın %30 civarında düşeceğini varsayılsa, geriye kalan miktarın da ekonomik ve teknik koşullarla (kuru gaz olduğu da dikkate alınarak) %70’inin kurtarılabilme potansiyeli olduğu kabul edilse geriye 98bcm (milyar metreküp) miktarında bir rezerv kalacak.
Fakat aslında yapılan bu hesaplamaya harita tekrar incelendiğinde, Calypso 1 sondaj lokasyonu ile Zohr sahası arasında kalan 11 numaralı blokta kazılan sondaj neticesindeki veriler dikkate alındığında, daha kötümser bir yaklaşımda bulunmak gerektiğini gösteriyor.
Hatırlatmam gerekirse, 12 Eylül 2017 tarihinde de 11 numaralı blokta Total’in operatörlüğünde, Onosiphoros hedefi üzerinde kazılan kuyunun sonuçlarına yönelik yapılan açıklamada; Zohr sahasındaki petrol sistemi ve yapısal uzantıların tespit edildiği fakat tahmini rezervin 0,5 tcf’ten az olduğu ifade edilmişti.Bu da sürece daha fazla şüphe ile yaklaşılması gerektiği anlamına geliyor.
Ayrıca bölgede potansiyelin doğu ve sonrasında kuzey yönünde artış gösterdiği biliniyor. Yani potansiyel İsrail’e oradan da Lübnan’a doğru büyüyor. 
Yeni veriler ışığında eski yorumların güncellenmesi gerekiyor:
* Borsaya kayıtlı bir şirket olsa da, ENI’nin bu hususta gerçekçi rakamlar ortaya koyarak, siyasi ranttan kar elde etme gibi bir strateji izlemeyeceği,
* Yapılan tahminlerin ve ortaya koyulan verilerin yukarıdaki senaryoda olduğu kadarı ile tutarlı olduğu gibi kabuller ışığında yukarıdaki rezerv rakamları değerlendirildiğinde; ortaya Afrodit ile hemen hemen aynı büyüklükte bir rezeve sahip olan bir yapı çıktığı görülebilecektir. Yani bu durumda, Afrodit’in olduğu gibi bu saha da o derece büyütülebilecek boyutta değildir.
Afrodit’in kuru gaz sahası olması, sıvılaştırılmasının daha maliyetli olması, karaya ve potansiyel pazarlara uzaklığı, en yakın bağlantı verilebilecek Zohr sahasında yeterli ek kapasitenin olmayışı, boru hattı ile taşıma notasında da taşıma maliyetlerinin bir hayli yüksek olması gibi durumlar göz önüne alındığında, ekonomik ve teknik olarak geliştirilmesinin de çok zor olduğu görülecektir.
Bir ihtimal bu sahadan elde edilebilecek gaz Afrodit ile birleştirildikten sonra, farklı nakil ve pazarlama opsiyonları gündeme gelebilecektir. Lakin yine de ortada zannedildiği gibi büyük bir potansiyel bulunmamaktadır.



Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek