Yunanistan - Mısır Anlaşması Hukuken Geçerli Değil..
Bu anlaşmanın dayandığı Girit, Karpathos, Kassos, Rodos ve Meis hattı, Yunanistan'a iddiasının aksine bir takımada devleti olmadığı için kıta sahanlığı hakkı vermiyor. Sonuçta, ülkenin yüzölçümünün sadece %17'si adalar, adacıklar ve kayalıklar'dan oluşuyor ve bu adalar Yunan anakarasının 200 mil yakınında. Bu tür adalara karasuları kadar hak verilir.
Yunanistan’ın Girit ve Rodos Üzerinden Hukusuz Talepleri: Yunanistan Cumhuriyeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti arasında 06/08/2020 tarihinde akdedilen Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Andlaşması (diğer bir deyişle iki taraflı Münhasır Ekonomik Bölge)Yunanistan’ın bizzat kendisinin taraf devlet olduğu 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne(BMDHS) aykırı niteliktedir ve sözleşmeyi ihlal etmektedir.
ULUSLARARASI HUKUKTA, bir ana kara/kıta ülkesi kendi egemenliğine ait olan adaların kendisine ait kara suları haricinde kıta sahanlığı veya deniz yetki alanı yoktur. Yunanistan, ana karası olan bir devlettir, sadece adalardan oluşan bir devlet değildir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 7. maddesinde “kıyının derin bir şekilde girintili ve çıkıntılı olduğu yerlerde veya kıyının hemen yakınında kıyı boyunca uzanan bir adalar saçağı varsa, esas hattın çiziminde uygun noktaları birleştiren düz esas hatlar yöntemi kullanılabilir” ibaresi yer almaktadır.Bu hüküm Adalar Denizi’nin karakteriyle uyumludur. Ancak Yunanistan, karasularının belirlenmesinde “Düz Esas Hatlar” metodunu Girit ve Rodos adalarını dahil edip uzatarak çizdiğinde, Türkiye’nin aşağıdaki gibi, mavi alanların çoğunda deniz alanı kaybı oluşmaktadır. Oysaki Sözleşme’nin 7. maddesinin 3. Fıkrası “Düz Esas Hatlar” çizimini şöyle bir şarta bağlamaktadır; “düz esas hatların oluşturduğu çizginin sahilin genel yönünden hissedilir bir biçimde sapmaması ve bu hatların berisinde kalan deniz uzantılarının iç sular rejimine tabi tutulabilmesi için, bunların kara sahasına yeter derecede bağlı olmaları gerekir”
Yunanistan “Takımada Devleti” değil.
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi(BMDHS) 46. maddesine göre, takımada devleti, tamamen bir veya daha fazla takımadadan oluşan ve diğer adaları da içerebilen bir Devlet anlamına gelir. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Uluslararası Adalet Divanı ve Hakem Heyeti kararlarında hiçbir ilke veya karar Yunanistan'ı “Takımada Devleti” haline getiremez. Bu haritada, Yunanistan'ın Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki varlığına muhalefetinin temeli Sevilla haritasına dayanmaktadır. 2000'li yılların başında Sevilla Üniversitesi'nden akademisyenler Juan Luis Suárez de Vivero ve Juan Carlos Rodríguez Mateos tarafından hazırlandığı için bu adı almıştır. Haritanın iddiasına göre Meis Adası'ndan başlayan Yunan kıta sahanlığı, güneye doğru Akdeniz'in ortasına doğru iniyor. Türkiye'ye ne kadar yakın olurlarsa olsunlar, Yunanistan'ın kıta sahanlığını Yunan adalarının sınırlarına göre çiziyor. Harita, Türkiye'nin deniz yetki alanı olarak Antalya Körfezi'nde sadece küçük bir alanı gösteriyor.
1982 BMDHS esas alınarak Türkiye ve Yunanistan arasında bir Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Andlaşması, Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) imzalanacaksa, Yunanistan’ın Girit ve Rodos örneklerinde olduğu gibi adalara Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) hakkı tanınması gerektiğini iddia eden ve deniz hukukuyla bağdaşmayan tezlerinden vazgeçmesi gerekmektedir. Zira Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) hatlarının belirlenmesi karasuları hatlarından itibaren yani “Normal Esas Hat” veya “Düz Esas Hat” kuralları referans alınarak oluşturulur. Her iki yöntem de, Yunanistan’ın iddialarının Uluslararası Deniz Hukukuna ihlal olarak değerlendirilmesine yol açacak tezleri içermektedir.
Sonuç olarak Yunanistan’ın Girit ve Rodos adaları arasında deniz yokmuşçasına bir karasuları sınırı çizmesi Türkiye’nin deniz hak ve menfaatleri bakımından asla kabul edilebilir olmadığı gibi, uluslararası deniz hukukuna da aykırıdır ve hukukun ihlalidir.
Dipnot - Haritayı çizen Prof. De Vivero işgali itiraf etti: "Ege Denizi’nde ortay hat hesaplaması, Yunanistan’a çok büyük bir deniz yetki alanı bırakmaktadır. Kıbrıs’ı da denkleme kattığımızda Türkiye’nin deniz alanının çok küçük kaldığını, ekonomik ve jeopolitik sorunlar yaratacağını görürüz." dedi.
Comments
Post a Comment