Yunanistan İyon Denizi’nde Karasularını 12 Mile Çıkardı
Yunanistan’ın İyon Denizi’nde karasularının 12 mile çıkartılması kendisi ve karşılıklı deniz paylaştığı İtalya’nın bileceği bir konudur. Her iki devlet de B.M. Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin tarafıdırlar ki bu Sözleşme de 12DM kadar karasularının genişletilebileceğini kabul eder. Dolayısıyla imzacıları da bu genişliği kabul etmişlerdir. O halde Iyon denizinde sorun yoktur.
Türkiye’de konunun merak uyandırdığı anlaşılıyor. Kanaatimce konunun bizleri ilgilendiren bir yönü pek de yoktur. Yunanistan benzeri iddiaları Türkiye’ye karşı ileri sürmeyecek kadar bilgili ve basiretlidir.
Her şeyden önce Yunanistan'la aramızdaki Adalar Denizi’nin(EGE) dengeleri, egemenlikleri Lozan Andlaşması ile düzenlenmiştir ki bunun 6 ve 12’inci maddeleri açıkça bu denizde karasularının 3 deniz mili olduğunu belirtir. Adaların da durumunu kendilerine özgü Kıta Sahanlığı, MEB veya hava sahası olmaksızın belirlemiştir. Adalar Denizi’ndeki 23 adayı da şartlı olarak Yunan egemenliğine devretmiştir ki bu şart onların silahsızlandırılmış kullanımları ve bu şekilde bulundurulmaları üzerinedir. Bundan sapmalar o adaların egemenliklerini tehlikeye sokacaktır. Diğer yandan Türkiye, BM Deniz Hukuku Sözleşmelerinin ne ilkine (1958) ne de sonuncusuna (1982) taraf olmamıştır.
Dolayısıyla bu Sözleşmelerde yer alan hakların kendisine karşı ileri sürülüp Lozan Andlaşmasının değiştiğini “zımnen” kabul etmesi beklenemez. Ayrıca Türkiye, Adalar Denizi’nde 12 deniz mili genişliğindeki karasularının bir geleneksel hukuk (Örf ve Adet Hukuku-Customary International Law) kuralı olup kendisine karşı öne sürülmesini önleyecek adımlar atmış ve kendi konumunu uluslararası hukukun kabul ettiği “Israrlı İtirazcı (Persistent Objector)” olarak oluşturmuştur.
Bunun da ötesinde Türkiye, Lozan Andlaşması ile sağlanmış dengeye göre Adalar Denizi’nin kullanılmasına devam edilmemesi halinde, o zaman %75’ini açık deniz olarak kullandığı bu denizde tatbikatlar, araştırmalar, güvenlik tedbirleri almak ve diğer amaçlarla kullanmak haklarından mahrum edilebileceğini hesap ederek, 1995 yılında bu durumun “Hayati Çıkarlarını (Vital Interest)” tehlikeye atacağını TBMM’de görüşmüş, tüm siyasi partilerin ortak kararı olarak benimsediği bir karar ile Adalar Denizi’nde bu hayati çıkarları etkileyen tek yanlı karasuları genişletilmesine gidilmesi durumunda, bunun savaş dahil her türlü önlem alınarak engellenmesi konusunda Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerine “görev” vermiştir (Casus Belli).
Sanırım komşumuz Yunanistan, bunların hepsinin gayet iyi farkındadır ve siyasetini oluştururken de dikkate almaktadır.
Comments
Post a Comment