Doğu Akdeniz Havzasının Jeostratejik ve Jeopolitik Önemi


Doğu Akdeniz dar anlamda Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Suriye, İsrail, Mısır, Lübnan, Filistin ve Libya kıyıları ile çevrilidir,
Doğu Akdeniz, Dünya petrol rezervlerinin %65,4’üne sahip olan Orta Doğu’nun batıya açılan kapısı olup, Dünya deniz trafiğinin %30’u, petrol taşımacılığının %25’i Akdeniz’den geçmektedir.
Doğu Akdeniz Havzası, umut vaad eden yüksek potansiyel hidrokarbon kaynaklarına sahip olması, askeri, ticari ve ulaştırma açısından jeopolitik ve jeostratejik öneme haizdir. Son dönemde keşfedilen hidrokarbon kaynakları Doğu Akdeniz’i uluslararası enerji sektörü ve jeopolitiğin odak noktalarından biri haline getirmiştir. Burada yaşanmakta olan gelişmelerin Akdeniz havzasındaki enerji tablosunda olduğu gibi bölgesel dinamikleri de önemli ölçüde değiştirmesi beklenebilir.
Nitekim varlığı tahmin edilen HidroKarbon kaynaklarının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda Doğu Akdeniz sadece enerji kaynakları transferinde önemli bir kavşak olmakla kalmayacak, aynı zamanda bir enerji kaynakları merkezi haline dönüşecektir.
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)”nin anlaşma yoluyla sınırlandırılmasının, hakkaniyet ilkesine göre uluslararası hukuk çerçevesinde yapılması yer almasına rağmen Doğu Akdeniz’deki devletler deniz enerji kaynaklarını paylaşmak amacıyla MEB’lerini bölgedeki üçüncü devletlerin hakkını gözetmeden tek taraflı olarak ilan etmekte ve ikili antlaşmalar yapmaktadır.

Türkiye ve KKTC Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge(MEB) ilan etmeli.

Doğu Akdeniz Havzasının jeostratejik ve jeopolitik önemi, MEB sınırlandırma uyuşmazlıkları, Doğu Akdeniz Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ve stratejik paydaşlari incelendiginde Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Münhasır Ekonomik Bölgesindeki stratejilerine ilişkin genel bir değerlendirme yapılarak Türkiye’nin söz konusu bölgede çıkarlarını korumak için Akdeniz'de Münhasır Ekonomik Bölgesini ilan etmesi, MEB deniz yetki alanını gösteren haritaları ortaya koyması ve kıyıdaş ülkelerle münhasır ekonomik bölge sınırlandırma anlaşmaları yapmasının uygun olacağıni defalarca yazmıştım.
Türkiye açısından Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı/MEB sınırlandırılması üç ayrı bölgede değerlendirilmektedir:
Birinci bölge Türkiye, Suriye ve KKTC kıyılarının bulunduğu bölge.
İkinci bölge Türkiye ve KKTC kıyılarının bulunduğu bölge.
Üçüncü bölge ise Türkiye, Yunanistan, KKTC, GKRY ve Mısır kıyılarının bulunduğu bölge
Doğu Akdeniz’e kıyıdaş devletler enerji kaynaklarını araştırmak ve işletmek için MEB ilan etmek amacıyla girişimlerde bulunmaktadır. Bir kıyı devleti Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesne (BMDHS) taraf olmadan da MEB ilanı yapabilir. Doğu Akdeniz’in coğrafi yapısının karmaşıklığı nedeniyle sahildar ülkelerin deniz yetki alanlarının sınırlarının çakışmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, söz konusu bölgedeki sahildar devletler bu bölgede yer alan diğer sahildar devletlerle antlaşma yapmadan MEB’lerini tek taraflı olarak ilan ederek ikili antlaşmalar yapmaktadır. Türkiye ve KKTC Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesne(BMDHS) taraf olmamasına rağmen MEB ilan etme hakkına sahiptir.
Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının ortaya çıkışından itibaren Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan’ın yaptığı ilk iş Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları’nın belirlenmesi gayretleri oldu. Bu iki devletin gayretleriyle Avrupa Birliği’nin yapıları tarafından da tanınan bir Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları haritası oluşturuldu. Bu haritada, Antalya’nın Kaş ilçesine yalnızca bir buçuk deniz mili mesafede yer alan 7 kilometrekarelik Meis adasının kıta sahanlığının var olduğu iddiasıyla, Türkiye’ye ait olan deniz yetki alanları Yunanistan’a aitmiş gibi gösterildi. Bununla da yetinilmeyerek GKRY’ye, Kıbrıs adası çevresinde belirlenen enerji alanları üzerinde Türkiye ve KKTC’nin de hakları olmasına rağmen, söz konusu sahalar sadece kendine aitmiş gibi doğal gaz araştırma ve sondajı yapma izinleri verdi.
Türkiye ise Doğu Akdeniz deniz yetki alanlarının paylaşımındaki haksızlığı dile getirerek, 7 kilometrekare büyüklüğündeki bir adanın kıta sahanlığı değil ancak karasuyu bulunabileceğini, bunun aksine ana kıtanın (yani Anadolu’nun) kıta sahanlığının önemli olduğunu vurgulayarak tüm dünyayla kendi deniz yetki alanları haritasını paylaştı. Buna göre Türkiye’nin belirlediği alanın büyüklüğü yaklaşık 150 bin kilometrekaredir. Yunanistan ve GKRY’nin iddiası ise Türkiye’ye 50 bin kilometrekare kadar bir hayat alanı bırakmaktadır.
MEB’in belirlenmesi için “ilan” ve “antlaşma” şeklinde iki ayrı ya da bütünler yöntem bulunmaktadır. 
Bu yöntemlerden MEB ilan etmek için 1982 BMDHS’nin 75’inci maddesi gereğince sahildar devletin ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni (MEB’) gösteren harita yayımlayarak veya coğrafi koordinatlara ilişkin listeleri gerektiği şekilde yayımlayarak bunların bir nüshasını BM Genel Sekreteri’ne göndermesi gereklidir
Sonuç olarak:
Türkiye ve KKTC Doğu Akdeniz’de milli ve sair iktisadi menfaatlerini koruması ve bölgedeki stratejik rolünü arttırması için “karasuları genişliğinin ölçülmeye başlandığı esas hatlardan itibaren 200 deniz miline kadar Akdenizde Türk Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni ilan etmesinin ve sahildar devletler ile MEB sınırlandırma anlaşmaları yapmasının uygun olacağı, KKTC, zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olup, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması Türkiye ve KKTC açısından bir fırsat oluşturmaktadır. Bu nedenle, KKTC ve Türkiye arasında stratejik işbirliği geliştirilmeli, söz konusu bölgelerde MEB sınırlandırmasına ilişkin eylem planı yapılarak uygulamaya konulmalıdır. Zengin hidrokarbon yataklarına sahip olan Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC Münhasır Ekonomik Bölge stratejisini belirlemeli, uygulamalı, izlemeli ve geliştirmelidir. Bu kapsamda, Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de MEB sınırlarını kıyıdaş ülkelerle çok taraflı anlaşmalar yaparak belirlemesi, deniz yetki alanını gösteren haritaları ortaya koyması ve buna ilişkin iç hukukta düzenlemeler yaparak söz konusu bölgelerde Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni ilan etmesi ve çetin bir mücadele içerisine girmesi beklenmektedir.

DipNot - Doğu Akdeniz'de Doğalgaz Keşifleri ve Doğu Akdeniz Petrol ve Gaz Coğrafyasi Haritasi 16 Agustos 2016 tarihinde ABD Kongre Araştırma HİZMETLERİ Bölümü Araştırma Müdür Vekili Michael Ratner tarafindan Kongreye sunuldu. Doğu Akdeniz'de Doğalgaz Keşifleri Kongre üyeleri ve komite için hazırlanan rapor ABD Kongresinde onaylandı ve yayımlandı. Türkiyenin BM’ye, 32°16`18″E” Batı Meridyenini kendi deniz sınırı olarak Okyanus İşleri ve Deniz Hukuku Bölümüne bildirilen harita ilk kez resmi belgelerce de KANITLANDI. Türkiye’nin kendi kıta sahanlığının dış sınırları hak sahibi olduğu bölgeler aynı zamanda Mısır ile olan deniz sınırını oluşturmaktadır.




Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek