Orta Doğu ve Petrol Rezervleri

Petrolle özdeşleşen bir coğrafya olan Orta Doğu'da dünya petrol rezervlerinin % 60'tan fazlası bulunmaktadır.
Orta Doğu ülkeleri arasında bu coğrafyaya yakın ve çoğunlukla uzak komşu ülkelerin de katıldığı 1900’lü yıllardan günümüze kadar süregelen sıcak savaşın ana nedenlerinin başında, bölgenin petrol ve doğalgaz zenginliğinin nasıl paylaşılacağı kavgası gelmektedir.
Hem günümüz coğrafyasında, hem de 100 milyonlarca yıllık jeolojik tarihçesi boyunca Orta Doğu’ya hep komşu olan Türkiye’nin petrol ve doğalgaz enerji kaynakları açısından potansiyeli daima tartışılmıştır. Yeterli teknik/bilimsel bilgiye sahip olmayan toplum tarafından değişik komplo senaryoları üretilerek, bu doğal enerji kaynakları “yeterince araştırılmıyor” ya da "bulunan petrol/doğalgaz üret(tir)ilmiyor" şeklinde yorumlanmıştır.
Türkiye anakarasında, kısıtlı da olsa petrol ve doğalgaz açısından potansiyel bazı sahalar bulunmasına rağmen, Orta Doğu kadar verimli olmamasının başlıca nedeni, genellikle son 65 milyon yıldan bu yana Türkiye ve yakın dolayını da şekillendiren jeolojik süreçlerden kaynaklanmaktadır.
Özellikle son 5 milyon yıldan bu yana Arap - Anadolu plakalarının tıpkı “kafa kafaya” çarpışması şeklinde gelişen genç jeodinamik olaylar, Türkiye’nin kıvrımlı ve kırıklı bir yapı kazanmasına neden olmasının yanı sıra, fiziki coğrafyasının da şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır.
Yerkabuğundaki bu türden genç jeodinamik olaylar, potansiyel bölgelerdeki petrol ve doğalgazın oluşumu, göçü ve içinde birikebileceği jeolojik formasyon ve yapıların oluşması için belirli bir aşamaya kadar olumlu katkı koyarken, bu süreçlerin durmaksızın devam etmesi halinde de,bölgenin petrol sisteminin olumsuz etkilenmesine de neden olabilmektedir.
Türkiye’nin, özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinin son 5 milyon yılda yaşamış olduğu bu genç kabuksal deformasyon, bölgenin petrol sistemini olumlu etkilediği aşamasını çoktan aşmış ve olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.
Dünya’da petrol rezervleri bakımından, ikinci bir Orta Doğu bulunmamaktadır. Dünyanın bu “petrol mucize”si, Orta Doğu’nun jeolojik tarihçesinde iz bırakmış bazıları küresel ve diğerleri yerel bir dizi olumlu faktörle şekillenmiştir.
“Orta Doğu” terimi İran, Irak, Suriye, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Umman ve Yemen’i içine alan Güneybatı Asya’daki petrol zengini ülkeleri kapsamaktadır.
Orta Doğu’da 10 ülkenin yüzölçümü dünyanın sadece % 3.4’üne karşılık gelmekte, fakat dünyanın bilinen petrol rezervlerinin % 40 nı ve doğalgaz rezervlerinin ise % 41 ni içermektedir. Dünya çapında yıllardır yapılan araştırmalara rağmen “başka bir Orta Doğu” bulunamadı.
Yaklaşık 542 Milyon yıl (MY) önceki Proterozoyik-Kambriyen geçişi, bu bölgenin petrol kaynakları için geniş kapsamlı sonuçlarıyla Orta Doğu’nun jeolojik tarihçesinde bir yeni dönem açmıştır. Yaklaşık 700 MY ile 600 MY zaman aralığında Afrika’nın kuzeydoğu kenarı boyunca okyanus yitimi ve mikro-kıta çarpışmasının ardından Orta Doğu’nun temel kayacı (Nubiyan-Arap kalkanı) konsolide olmuştur. Bu olay, Afrika, Hindistan, Avustralya, Antarktika ve Güney Amerika’yı içine alan diğer bazı çarpışmalarla birlikte güney yarımkürede Gondwana superkıtasını biraraya getirmiştir.Orta Doğu bu zaman diliminde Gondwana’nın kuzeye bakan pasif kenarında konumlanmış ve tüm Paleozoyik ve Mesozoyik süresince zaman zaman uzun ve geniş bir şelf üzerinde etkili olan deniz seviyesi değişimlerinin geliştiği bir sedimantasyon bölgesi olmuştur. Mikroorganizmalar ve denizel organizma türleri de hızlı bir şekilde evrim geçirmiş ve çeşitlenmiş böylece petrol oluşumu için gerekli olan organik karbonlu denizel çökellerle zenginleşerek Kambriyen sonunda Gondwana olarak birleşmiştir.
Orta Doğu’da petrol oluşumu için şanslı seviyelerden birisi de, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun diğer bazı bölgelerinde de bulunan Suudi Arabistan’daki Qusaibah Şeyli olarak adlandırılan Siluriyen “kızgın” şeylidir. Siluriyen’deki Orta Doğu’yu gösteren Paleozoyik kıtaların ve atmosferik dolaşımın paleocoğrafik modellemesine (Parrish, 1982) göre, organik maddece olağanüstü miktarda zenginleşmiş olan sedimanların büyük bir gel-git akıntısına yakın konumda çökeldiğini göstermektedir. Orta Doğu petrolünün %70 den fazlası Jura-Kretase sedimanlarından üretilmektedir.
Orta Doğu, zengin karbonatlı petrol rezervuarları ile ünlüdür. Bu tip rezervuar kayaçlar Kuzey Amerika ve Batı Sibirya’nın yanısıra (ağırlıklı olarak Paleozoyik), Orta-Güney Amerika’da (en çok Mesozoyik) ve Güneydoğu Asya’da (daha çok Miyosen) bulunur. Orta Doğu’da ise, karbonatlar önemsiz zaman boşluklarıyla Permiyen’den Paleosen’e kadar uzun ve geniş bir şelf üzerinde çökelmiştir. Arabistan-Asya çarpışmasından sonra bile, karbonat çökelimi çok sığ deniz ortamında (Basra Körfezi’nde devam eden bir süreç) devam etmiştir. Buna bağlı olarak, Orta Doğu’daki büyük petrol sahaları çoklu petrol üretimi yapılabilir kalın karbonat istiflerine sahip olmuştur. Orta Doğu’nun kireçtaşı ve dolomit rezervuarları oldukça iyi geçirgenliğe ve gözeneğe sahiptir.
Neden Petrol Bu Kadar Çok?
Orta Doğu’nun, özellikle Orta ve Kuzey İran’ın bazı bölümleri, adeta keşfedilmeden aynen durmaktadır.
Petrolün başarıyla oluşması, göçü, birikmesi ve korunması için hem organikçe zengin ve ısısal olarak olgunlaşmış kaynak kayaçların, gözenekli - geçirgen hazne kayaçların, verimli yaygın örtü kayaçların hem de petrolün göçü ve kapan oluşumu arasındaki uygun zaman ilişkilerini içeren petrol sisteminin tüm elemanlarının ve süreçlerinin mevcut olması gerekir. Açıkçası, Orta Doğu en üst düzeyde ve kalitede petrol oluşumu, gelişimi ve kapanlanarak Günümüze kadar ulaşması için tüm bu koşulları taşımaktadır.
Orta Doğu’daki petrolün bolluğunu açıklamak için bazı önemli noktaların altını çizilebilirim;
1. Gondwana’nın pasif kıta kenarı üzerinde 500 Milyon Yılık bir sedimantasyon tarihçesinin olması;
2. Sedimantasyonun büyük ölçüde iklimin sıcak ve organik etkinliğin en yüksek düzeyde olduğu 30°K ve 30°G enlemleri arasında olması;
3. Jura-Kretase süresince Neo-Tetis şelfinin uzunluğu (doğu-batı yönünde) ve genişliği;
4. Orta Kretase sırasında küresel ısınma, deniz seviyesi yükselmesi ve plankton bolluğu için Orta Doğu’nun uygu paleocoğrafik durumu;
5. Petrol eğilimli kerojen türleri içeren denizel kökenli kaynak kayaçların varlığı;
6. Petrol göç yollarının en kısa olduğu rezervuarlara aratabakalı kaynak kayaçların yakın olması;
7. Olağanüstü miktarda oluşan petrol için gerekli depolanmayı sağlayan sedimanların (ağırlıklı olarak karbonatların ama aynı zamanda bazı kırıntılıların) olağanüstü bir kalınlığı;
8. Denizel şeyl ve evaporitlerin her ikisinin de altta, üstte ve sedimanter paket içinde etkin bölgesel örtü biçimindeki varlığı.
9. Senozoyik yaşlı Zagros önülke havzasının Tetis şelf çökelleri üzerinde üstüste gelişmiş olması;
10.Prekambriyen magmatik-metamorfik temelinde bir ince kabuk tektonik rejimine sebep olan Fanerozoyik sedimanların tabanındaki sünümlü evaporit şeyl tabakalarının varlığı, ayrıca Arap plakasının göreceli olarak yavaş hareketi, tüm Tetis şelf çökellerini yüzeye çıkarmaması veya birbiri üzerine bindirmemiş olması;
11.Petrol birikimleri için bol yapısal kapanlar bulunduran tuz domları veya “hafif” Zagros sıkıştırmasıyla oluşmuş büyük “balina sırtı” antiklinaller.
Türkiye’de neden Orta Doğu’daki kadar çok petrol yok?
Orta Doğu ülkeleri arasında bu coğrafyaya yakın ve çoğunlukla uzak komşu ülkelerin de katıldığı 1900’lü yıllardan günümüze kadar süregelen sıcak savaşın ana nedenlerinin başında, bölgenin petrol ve doğalgaz zenginliğinin nasıl paylaşılacağı kavgası gelmektedir.
Hem günümüz coğrafyasında, hem de 100 milyonlarca yıllık jeolojik tarihçesi boyunca Orta Doğu’ya hep komşu olan Türkiye’nin petrol ve doğalgaz enerji kaynakları açısından potansiyeli daima tartışılmıştır. Yeterli teknik/bilimsel bilgiye sahip olmayan toplum tarafından değişik komplo senaryoları üretilerek, bu doğal enerji kaynakları “yeterince araştırılmıyor” ya da bulunan petrol/doğalgaz üret(tir)ilmiyor şeklinde yorumlanmıştır.
Türkiye anakarasında, kısıtlı da olsa petrol ve doğalgaz açısından potansiyel bazı sahalar bulunmasına rağmen, Orta Doğu kadar verimli olmamasının başlıca nedeni, genellikle son 65 milyon yıldan bu yana Türkiye ve yakın dolayını da şekillendiren jeolojik süreçlerden kaynaklanmaktadır.
Özellikle son 5 milyon yıldan bu yana Arap - Anadolu plakalarının tıpkı “kafa kafaya” çarpışması şeklinde gelişen genç jeodinamik olaylar, Türkiye’nin kıvrımlı ve kırıklı bir yapı kazanmasına neden olmasının yanı sıra, fiziki coğrafyasının da şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır.
Yerkabuğundaki bu türden genç jeodinamik olaylar, potansiyel bölgelerdeki petrol ve doğalgazın oluşumu, göçü ve içinde birikebileceği jeolojik formasyon ve yapıların oluşması için belirli bir aşamaya kadar olumlu katkı koyarken, bu süreçlerin durmaksızın devam etmesi halinde de,bölgenin petrol sisteminin olumsuz etkilenmesine de neden olabilmektedir.
Türkiye’nin, özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinin son 5 milyon yılda yaşamış olduğu bu genç kabuksal deformasyon, bölgenin petrol sistemini olumlu etkilediği aşamasını çoktan aşmış ve olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.
Ortadoğu’nun tektonik çatısı
1- Zagros kıvrım ve bindirme kuşağı
2- Duraysız Arap şelfi, ve
3- Duraylı Arap şelfi olarak ayrılmıştır.
Eosen döneminde Bitlis-Zagros kenedi boyunca Asya plakası ile Arap kıtasal plakası çarpıştı. Arap plakası GPS ölçümlerine göre yılda 1.9 ile 2.3 cm hızla halen Asya ile birleşmektedir (Avrasya’ya göre Arabistan’ın göreli plaka hareketlerinin küresel ölçümleri yılda 2,4-3,5 cm lik daha yüksek hızı gösterir). Bu kıtasal çarpışma Zagros dağoluşumunu ve Paleozoyik-Mesozoyik Tetis şelf havzasının üzerinde yerleşmiş olan Senozoyik önülke havzasını meydana getirmiştir. Bölgedeki çökellerin toplam kalınlığı 12 km’ye kadar ulaşır. Zagros deformasyonu ve tuz kubbeleri geniş, yumuşak antiklinaller (‘balina sırtı” yapısal kapanlar) içinde kıvrımlanmış tortul tabakalara bulunmaktadır.
Arap plakasının batı ve güney sınırları sırasıyla Kızıldeniz ve Aden körfezi riftleriyle sınırlanır. Afrika’dan Arabistan’ı ayıran bu Neojen kıtasal riftler ayrıca Arabistan’ı Asya’ya doğru itmektedir. Rift-omuzu yükseltilerinde Kızıldeniz boyunca Prekambriyen yaşlı kayaçlar (Nubian-Arap kalkan parçası) yüzeylemekte ve riftle ilgili volkanik kayaçlar tarafından yer yer örtülmektedir.





Comments

  1. This comment has been removed by a blog administrator.

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek