Akdeniz'de derin deniz ARAMACILIK HAMLESİ


Türkiye Enerji Bakanlığı’nca da dillendirilen, haklı ve yerinde olan, Akdeniz arama hamlesi kapsamında atılacak adımların başarılı olması büyük ölçüde aşağıdaki soruların cevaplarında saklıdır.
Özetle, Türkiye’nin artık bölgesindeki politik gelişmelere karşı mecburi teknik refleksler göstermek yerine, teknik hedeflerini gerçekleştirmek için adımlar atıyor olması ve bu adımlarında ilgili tarafları arkasından sürükleyecek stratejileri uygulayabiliyor olması gereklidir.
Uluslararası kamu oyunda sismik gemi ile ilişiği olan hamle ve neticeleri ile ilgili bilinmeyenler bir kenara bırakıldığında, artık Türkiye Enerji Bakanlığı’nca çok daha erken refleks gösterilebilinen yeni Akdeniz aramacılığı hamlesinin sağlam bir zemine oturtulup, ilgili planlamaların en ince detayına kadar yapılması çok önemlidir.
Türkiyenin attığı bütün adımları karalama veya önemsiz gösterme gayesinde olan Batı ittifakı ve taşeronları da artık farkındalardır ki, Türkiye bu sefer süreci anlık takip edebilmiş ve ilgili refleksleri tam zamanında gösterebilmiştir. Bu kapsamda da, yeni aramacılık hamlesi kapsamında;
• sismik çalışmalara derhal başlanılacağından
• ve bunun da yanı sıra bir derin deniz sondaj gemisi alınacağından bahsetmiştir.
Bu kapsamda Enerji Bakanı Albayrak tarafından ortaya konulan stratejinin ana hatları incelendiğinde;
öncelikle sismik çalışmalara derhal başlanılacak olması söylemi, zaten 5 yıl önce satın alınmış ve yapımı tamamlanmış mevcut sismik gemilerin bu süre zarfında ne yaptığı ve ilgili hedeflenen çalışmalarını tamamlayıp, tamamlamadığı konusunda soru işaretlerini akla getirmektedir.
Uluslararası basında da aleyhte kullanılabilecek olan bu algının ortaya konulacak söylemler ile düzeltilmesi gerekebilecektir.
Bunun da yanı sıra, derin deniz sondaj gemisi açıklaması ise ilk bölümde bahsedilen sismik gemi alım sürecini hatırlatmaktadır.
Yani Türkiye’nin sahip olduğu sismik gemileri ile mukayese edilemeyecek derecede büyük bir yatırım olan böyle bir sondaj gemisine ihtiyacı olduğu varsayımıyla (veya olduğunu kabullenerek);
• Türkiye bu gemiyi aldığında işletebilecek midir?
• Elinin altında bu operasyonları yürütebilecek kaç tane kurum bulunmaktadır?
• Altyapı, insan kaynakları gibi açılardan işletebilme ve ilgili operasyonları yürütebilme açısından yeterli midir?
* Eksiklikler var ise bu eksikliklerin nasıl giderileceğine dair yol planı belli midir?
• Bu sondaj gemisi ile toplamda kaç adet sondaj operasyonu yapılması planlanmaktadır?
• Bu sondaj lokasyonları belirlenmiş midir?
• Hedeflenen yapıların potansiyelleri nedir?
• Hedef sondaj programı tamamlandıktan sonra gemi nasıl kullanılacaktır?
• Örneğin 2 yıllık Akdeniz, 1 yıllık Karadeniz sondaj planları akabinde bir keşif olmaması ve haliyle geliştirme opsiyonu da oluşmaması sebebi ile geminin atıl bırakılmaması için yakın coğrafyalardaki piyasalar şimdiden incelenmeye ve gemiye dışarıdan iş alma araştırmalarına başlanmış mıdır?
• Örneğin Lübnan, Mısır, Tunus, Cezayir, İsrail gibi ülkelerde devam eden faaliyetlere servis verebilme imkanı nedir?
* İnceleme ve ön çalışma yapılmış mıdır?
• Dolayısıyla, geminin teknik kapasitesinde bu tarz iş imkanları da dikkate alınacakmıdır? Yani ilgili operasyonlar sığ denizde ise, bu geminin kapasitesi ve haliyle günlük masrafı da bu operasyonların beklentilerinin üzerinde mi olacaktır?
• Böyle bir durumda da gemi, ya iş alamayacak ya da zararına çalışacaktır. Bunlar dikkate alınmış mıdır?
• Tüm bu kriterler incelendiğinde, hazır bir gemi kiralamak mı yoksa yeni bir gemi satın almak mı daha mantıklıdır?
• Hedeflenen sondaj sayısı nasıl bir maliyetle ve hangi niteliklerde bir gemi/platform kiralanarak tamamlanabilecektir?
• Gemi satın alındığında kuyu başına sondaj maliyetleri ne kadar azalacaktır?
• Alınacak geminin maliyeti kaç sondaj sonrasında çıkartılacaktır?
• O kadar sondajlık program ve planlama mevcut mudur?
gibi soruların da şimdiden cevaplandırılması ve analiz edilmesi gerekmektedir.Aslında tüm bu sorulardan önce bölgedeki potansiyel beklentileri ve hedefler ile ilgili net bir yaklaşımda bulunmak elzemdir. Bunun için çok daha detaylı çalışmaları zaten hali hazırda tamamlamış olmak gereklidir. Çünkü Rum tarafının illegal hamlelerini önlemek gayesinden de öte gerçekten hidrokarbon aramacılığı ile ilgili hedefleri ön plana çıkartmak, hem yabancı yatırımcıların desteğini alma, hem de petrol sektöründe geç kalınmış hızlı ilerleme kaydedebilme açılarından önemlidir.
 Bu kapsamda öncelikle, bölgede atılacak adımlarda, jeoloji ve rezervuar koşulları açısından önemli risklerin mevcut olduğu, bu risklerin zaten Karadeniz ve Akdeniz’de yapılmış çalışmaların analizileriyle tanımlanmış olduğu varsayılarak, potansiyel ihtiva eden alanlara yoğunlaşmak gereklidir. Yani ilgili teknik imkanları, etki alanı çok kısıtlı politik restler için kullanmak yerine, gerçekten teknik hedefler doğrultusunda hareketlendirebilmek daha önemlidir.
Şayet hedef sadece politik restler çekmek ise bunun için atıl duran ve teknik kapasitesi düşük olan ekip ve ekipmanların kullanılması daha yerinde olacaktır. Zaten çalışılmış olduğu düşünülen hedef yapılarda sismik veri kalitesi düşük ise ya da 3 boyutlu daha detay görüntülemelere ihtiyaç duyuluyorsa, sismik faaliyetlerine devam edilecektir. Fakat bu adım mevcut durumda zaten geçilmiş ise sıra ilgili hedef yapıların sondaj ile test edilmesindedir. Bu test süreci öncesinde de, artık 1970’lerdeki Kuzey Denizi’nde olduğu gibi bir bölgede tespit için 30 defa sondaj yapılması gibi söylemlerin de geçerli olmadığının idrak edilmiş olması gereklidir. Çünkü, artık günümüzde yeterince gelişmiş olan yer bilimi teknolojileri
ve değerlendirmeleri sonucu sismik veri kalitesinden emin olunduktan sonra, yapılan farklı yorumlar neticesinde belirlenen yapılardan bazıları birkaç sondaj ile test edilmekte ve devam edip etmeme kararı alınabilmektedir.Diğer bir ifade ile falanca bölgede 30 kuyu açtıktan sonra keşif yaptılar diyerek başarısızlıkları örtme gayesi ki bu gayeden de öte neticede ortaya sadece yeni niteliksiz hedefler koyar tarzdaki söylemler günümüz koşullarında bilimsel değildir. Ayrıca bu tarz yaklaşımların arkasına sığınarak, yüz milyonlarca dolar parayı sonuçsuz bir iş içinde harcamak da uygun değildir. Yani Akdeniz’de arama yapılacak bölgelerin analizi için jeolojik ve jeofizik model doğru kurgulandıktan sonra, birkaç sondaj yeterli olacak gibi görülmektedir. Bu sondajların ise;
• şu an sıfırı $1,5/2 milyar $ arasında değişen, ikinci eli çok daha uygun fiyatlara alınabilen (tabii ilgili donanım yeterliliğinin de tecrübeli bir ekip tarafından test edilmesi gerekmektedir.)
gemilerin satın alınarak mı, yoksa günlük ortalama 1 milyon $’lık kiralama bedelleri ödenerek mi yapılacağına doğru karar verilmesi gereklidir.
(Not: Burada Güney Kıbrıs tarafından ortaya atılan 6 ve 7 numaralı arama blokları kapsamında Türkiye’nin resmen ihlal edilen deniz alanlarında aramacılık faaliyetlerine başlanacağı
varsayılarak, su derinliğinin 2000 metreler civarında olduğu düşünülmüş ve o derinlikte çalışabilecek bir sondaj gemisi ihtiyacı üzerine senaryo kurgulanmıştır)
Rakamsal olarak örnek vermek gerekirse; sondaj ekipmanları ve genel giderlerin hem kiralama, hem de satın alma seçeneğinde aynı olacağı varsayılırsa, ayrıca sondaj gemisi satın alındığında dahi gemiyi işleten ekibin (sondaj ekibinden bahsetmiyorum) giderlerinin devam edeceği düşünülürse;
• 1 sondajın 3 ayda tamamlanacağı, 1 ayın da sondaj gemisinin mobilizasyonu ve demobilizasyonu için harcanacağı düşünülürse; 1 sondajın toplam süresi 4 aydır. Yani 1 yılda tahminen 3 adet sondaj yapılacaktır.
• Kule kiralandığında günlük kirası 1 milyon $’dan, sadece kira maliyeti 4 ay için; 120 milyon $ tutacaktır.
• Buna diğer sarf malzemeleri ve servis hizmetleri eklendiğinde, 1 sondaj için toplam maliyet 220 milyon $ civarında olacaktır.(bu ikinci kısımdaki 100 milyon $’lık sarf malzemeleri ve servis hizmetleri kalemi hem kiralama hem de satın alma seçenekleri için geçerli olacaktır)
• Yani $1,5/2 milyar dolar arasında fiyatı olan bir sondaj gemisinin kendini kurtarabilmesi için en az 20 civarında sonjdaj yapması gerekecektir. Bu da yaklaşık (en iyi şartlarda) 10 yıl sürecektir.
• Sonuç olarak, böyle bir yatırıma girilmesi için 20 kuyuluk planın da çalışılmış ve planlanmis olması gerekmektedir.
• Akdeniz ve Karadeniz’de böyle bir hedef seçilmedi, bu yatırıma değecek nitelikte potansiyel kaynaklar/yapılar belirlenmedi ve 20 kuyuluk somut ve açıklanabilir bir plan ortaya koyulamadı ise, satın alma yerine kiralama seçeneği tercih edilecektir.
• Bunun dışında, eğer Türk deniz alanlarında 20 kuyuluk böyle bir hedef yoksa, o zaman satın alınması düşünülen böyle bir geminin hangi pazarlarda, nasıl işlerde kullanılarak işletilebileceğinin şimdiden tasarlanmış olması gereklidir.
• Bu tasarlama yapılmamış ise, yapılacak bu hamle de, daha önceki hamle ile benzerlik gösterecektir.
Bu sebeple yeni hamlesine Yeni Türkiye’nin çok daha detaylı çalışıp, hedeflerini net ortaya koyması ve sonucunda büyük keşifler yapılamasa da, en azından bilimsel olarak kabul edilebilecek netilecelere haiz sonuçlar elde etmesi gereklidir.



Comments

Popular posts from this blog

"Altın Madeni’nde Siyanürle Altın Aranıyor" iddiası..

Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli

Yörükler-1 kuyusu kuru kuyu olma ihtimali riski çok yüksek